Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/7878
Karar No: 2011/9509

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7878 Esas 2011/9509 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/7878 E.  ,  2011/9509 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DİYADİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/02/2011
    NUMARASI : 2008/120-2011/28

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakandan intikal eden 12 parça taşınmazdaki payların tek bir kişide toplanıp daha sonra her mirasçıya ayrı ayrı parsel olarak taksim yapılması için davalı ve dava dışı kardeşi tarafından ikna edildiğini, bu amaçla çekişme konusu taşınmazlardaki paylarını satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, karşılığında bedel ödenmediğini, aradan geçen zamana rağmen davalının taksime yanaşmadığını, taşınmazların hile ile elinden alındığını, aynı zamanda temliklerin gabin ve muvazaa ile illetli olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar  verilmesini istemiştir.
    Davalı, tüm kardeşlerinin paylarını birikimleri ile satın aldığını, satış bedelini davacıya ödediğini, iddiaların yerinde olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
     
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; muris adına kayıtlı olan çekişme konusu taşınmazlardan 11 adedinin 3.8.2004 ve 20.7.2005 tarihlerinde davanın tarafları ve dava dışı mirasçılar adına tapuda intikal işlemlerinin yapıldığı ve aynı tarihte davacı ve diğer mirasçıların paylarının satış suretiyle davalıya devrettikleri anlaşılmaktadır. Nevarki davaya konu edilen diğer 190 ada 50 parsel sayılı taşımazın ise davalıya kimin tarafından temlik edildiği ve öncesinde davacının mülkiyet hakkının olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
    Davacı, anılan taşınmazların  öncesinde murislerine ait olduğunu, intikal eden payların tek bir kişide toplanıp her mirasçıya müstakil parsel olarak dağıtılması için taksim yapılacağı konusunda davalı ve dava dışı mirasçı tarafından ikna edildiğini, bu amaçla paylarını davalıya temlik ettiklerini, ne varki davalının kendilerini oyalayarak taksime yanaşmadığını, paylarının hile ile elinden alındığı hususunu 2008 yılı Ağustos ayında öğrendiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme  yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen  koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
    Somut olaya gelince; mahkemece dinlenen tanıklar davacının iddialarını doğrulamışlardır.  Ayrıca, davacının satmasını gerektirir bir neden olmadığı gibi, taşınmazların çok değerli olduğu ve davalının da alım gücünün olmadığı da anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; çekişme konusu 190 ada 50 parsel dışındaki diğer taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi, 50 sayılı parselin ise tedavül kayıtlarının ve akit tablolarının merciinden istenip, aynı şekilde davacının payının davalıya devredilmiş olması halinde bu parselinde kabul kapsamına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle  HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.09.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi