9. Hukuk Dairesi 2014/22707 E. , 2015/35412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, görev tazminatı, manevi tazminat ile ücret, fazla mesai ücreti, asgari geçim indirimi, izin ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/12/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı üniversite nezdinde yardımcı doçent doktor sıfatıyla öğretim üyesi olarak çalıştığını, ücret ve özlük haklarından kaynaklanan alacaklarının hep gecikmeli ödendiğini, toplam 6 aylık ücretinin ise hiç ödenmediğini, bunun üzerine Işk. 24/lI-e maddesine dayanarak 29.02.2012 tarihinde hizmet sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma, görev tazminatı, asgari geçim indirimi, yıllık izin ve manevi tazminat ve bakiye süre ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş akdini haklı nedenle feshetmediğini, bu nedenle kıdem tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, puantaj kayıtlarına göre fazla çalışmasını buulnmadığını, ücretlerin ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, iş sözleşmesininişcilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle davacı tarafından haklı sebeple feshedildiği, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanmış olduğu davacının bilirkişi raporunda belirtilen döneme ait ücret alacağının ve asgari geçim indirimi alacağının ödendiği davalı tarafından kanıtlanamadığı, keza ücretin geç ödenmesi nedeni ile faiz alacağı ve bakiye süre alacağının ödendiği davalı tarafından kanıtlanamadığı ve ücretlerinin ödendiğine ilişkin davalı tarafından belge ibraz edilmediği, yıllık izin , görev tazminatı, fazla mesai ücreti, maddi tazminat ve manevi tazminat alacakları talebinde bulunmuşsa da, söz konusu alacaklarının varlığı kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı, manevi tazminat talebinin reddinin hatalı olduğu, hizmet süresinin ve ücretinin eksik hesaplandığı, davalı ise bakiye süre ücreti alamayacağı gerekçesi ile temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının bakiye süre ücret alacağına hak kazanıp kazanmayacağı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fesih tarihinde yürülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 325, maddesi uyarıunca bakiye süre ücretinin istenebilmesi için, iş sözleşmesinin haklı bir neden bulunmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir. İşverenin feshi 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinde yazılı sağlık sebeplerine, ahlâk ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde, sözleşmenin kalan süresine ait ücretler yönünden işçinin talep hakkı doğmaz. İş sözleşmesinin işçi tarafındna haklı feshedilmeis halinde ise işçi, 325. maddeye göre bakiye süre ücreti talep edemez ise de aynı kanunun 345. maddesi uyarınca mahrum kaldığı zararı tazminat olarak talep edebilir. Ancak her iki normatif düzenlemede talep için iş sözleşmesinin belirli süreli olması ve süre bitmeden önce sonlandırılmış olması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. Maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı ve unsurlarına yer verilmiş ve ilk kez yapılmasında objektif bir neden olması gerektiği belirtilmiştir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir.
Normatif dayanaklar uyarınca, işçinin niteliğine göre sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olarak değerlendirilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Buna karşın, yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem arz etmektedir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fırkasında; “bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir. Fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır” kuralı öngörülmüş; aynı maddenin ikinci fıkrasında, yardımcı doçentlerin bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilecekleri, her atama süresi sonunda görevin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Kanunun daha sonra yürürlüğe giren geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise yardımcı doçentlik kadrosunda görev yapan öğretim elemanlarının çalışma sürelerindeki sınırlamanın kaldırıldığı belirtilmiştir. Buna göre 2547 sayılı Kanunda yardımcı doçentlerle belirli süreli sözleşme yapılması yolunda bağlayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen ikişer veya üçer yıllık süreler, atama tasarrufu ile ilgili olup, vakıf üniversitelerinde çalışacak yardımcı doçentlerle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak yapılmasına engel bir durum teşkil etmemektedir. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 9. HD. 23.2.2009 gün ve 2008/12778-2009/3194 sayılı kararı).
Somut uyuşmazlkıkta davacı, taraflar arasında belirli süreli iş akdi olduğunu ve ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek bakiye süre ücreti talep ettiği anlaşılmaktadır. İş sözleşmesinin davacı tarafından feshi nedeni ile davacı bakiye süre ücretini talep edemeyeceği gibi, davacı ile davalı üniversite arasında belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için objektif neden olmadığından iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu kabul edilmelidir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde ise bakiye süre ücreti söz konusu olmayacaktır. Davacının bakiye süreye ait ücret alacağının reddi gerekirken, kabulü hatalıdır.
3-Faize faiz uygulanamayacağından, davacının ücret alacağının geç ödenmesinden doğan faiz alacağına ayrıca faiz işletilmesi de ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.