Hukuk Genel Kurulu 2017/1947 E. , 2017/1099 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.09.2011 gün ve 2008/61 E., 2011/320 K. sayılı kararın davacı Şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11.06.2012 gün ve 2012/3749 E. 2012/7627 K. sayılı kararı bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
Yargılama sürecinde dava dilekçesi davalı ...’ün iş yeri adresinde (Baltalimanı Caddesi no:54) diğer davalı ...’ın “adresten taşındı” beyanı ile bila tebliğ iade dönmüş (15.02.2008), daha sonra dava dilekçesi yine aynı adreste bu kez diğer davalı ... eliyle “istirahatte” açıklaması ile gıyabında davalıya tebliğ olunmuştur (03.06.2008).
Bilirkişi raporu da aynı adrese gönderilmiş ve yine adresten ayrıldığına yönelik açıklama ile tebligat iade edilmiştir (17.09.2009).
Gerekçeli karar da aynı adresten iade dönmüştür. (01.12.2011)
Bozma kararı ise aynı adrese bu kez Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir (17.09.2012).
Bozma kararı sonrası yargılamada duruşma günü ve direnme kararlarının tebliğleri de aynı adresten iade dönmüştür (27.05.2013-07.03.2014). Bunun üzerine mahkemece Tebligat Kanununun 35. maddesine göre direnme kararı tebliğ edilmiştir (01.04.2014).
Davacı ... şirketinin dava dışı sigortalıya ödediği bedelin rücuen davalılardan tahsili yönünde başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemli davada, davalı ...diğer davalıların çalışanı olup, davalılar arasında bu dava neticesinde verilecek karara göre ileride rücû yönünde husumet doğma ihtimali bulunmaktadır.
Buna rağmen mahkemece dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiği gözetilmemiş ve tüm yargılama süreci boyunca davalı ...’e usulsüz tebligat yapılmaya devam olunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir.
Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkının, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil, yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp, yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme, yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itiraz edebilmelerini ve davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Hal böyle olunca, davalı ...’e dava dilekçesi, ilk karar, bozma kararı, direnme kararı, direnme kararını temyiz dilekçesinin tebliğ edilmemesinin bilgilenme/bilgilendirme hakkının, bir başka deyişle adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında davalı ...’ün adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki yerleşim adresi araştırılarak bu adrese Tebligat Kanununun 21/2 maddesi hükmünce ilgili belgelerin tebliği sağlanmalı, HUMK’un 433. maddesi çerçevesinde yasal süre beklenildikten sonra dosya yeniden Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmelidir.
Açıklanan nedenlerle eksiklik giderildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 07.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.