10. Hukuk Dairesi 2015/8529 E. , 2015/8494 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı Kurum; 21.10.1998 tarihli iş kazasında, sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan masrafların rücuan tazminini talep etmiş olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, Kurum alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gereken, gelirin ilk peşin sermaye değeridir.
.
Anılan maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerektiği halde; iş bu davada Mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı dikkate alınmaksızın, artışları da içerir biçimde tüm peşin değerli gelir miktarının esas alınması, isabetsizdir.
3-Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir.
Sürekli işgöremezlik derecesindeki düşmeye bağlı olarak değişime uğrayan gelir, yüksek işgöremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan işgöremezlik oranındaki düşme karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen işgöremezlik oranına uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarih itibariyle düşen işgöremezlik oranına göre belirlenmesi zorunlu olup; başlangıçtaki yüksek işgöremezlik oranı nedeniyle fazladan (yüksek işgöremezlik oranı ile düşen işgöremezlik oranı arasındaki fark işgöremezlik nedeniyle) ödenen fark gelirlerin, yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire ilavesi gereği bulunmaktadır. Öte yandan, başlangıçtaki gelir onay tarihinin esas alınması gereği de sürecektir.
Dosya kapsamına göre, sigortalıya % 60 sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir bağlandığı, yapılan kontrol muayenesi sonucu ise ... Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Sağlık Kurulundan temin edilen 03.03.2009 tarihli rapora göre, tespit edilen %60 sürekli iş göremezlik derecesinin azalma kaydıyla %19 olarak belirlendiği ve kontrol kaydı konulmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sigortalının sürekli işgöremezlik durumuna girdiği 25.05.2000 tarihi itibariyle %60 olarak belirlenen sürekli işgöremezlik oranının, hangi tarih itibariyle azalma göstererek, % 19 oranına indiği sorularak, tereddütsüz belirlendikten sonra, yukarıdaki açıklamalar gözetilerek; gelirin başladığı tarih itibariyle % 19 sürekli işgöremezlik oranı üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarıyla, sürekli iş göremezlik durumuna girdiği 25.05.2000 ile yapılan araştırma sonucu belirlenen gelirin düştüğü tarih arasında fark işgöremezlik (%60-%19=%41) oranı nedeniyle fazladan yapılan ödeme miktarının gelire ilavesi ile bulunacak miktara, davalının kusur oranı uygulanarak, tazmin ile sorumlu olacağı miktar belirlenip, varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılacak inceleme ve araştırma sonucu hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.