8. Hukuk Dairesi 2011/1856 E. , 2011/6524 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.09.2010 gün ve 105/72 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar Hazine temsilcisi ve Çalıcı Köyü temsilcisi taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı ve ekli krokide A harfiyle gösterilen yaklaşık 200 m2"lik yerin 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak bırakıldığını, 20 yılı aşkın bir süreden beri aralıksız çekişmesiz, malik sıfatıyla vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişi Adnan Türkay’ın 10.6.2010 havale tarihli raporuna ekli krokide A harfiyle işaretlenen 159.244 m2 yüzölçümlü yer hakkındaki davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davalı ... kişiliğinden alınmasına karar verilmesi üzerine; hükmün, esası davalı Hazine temsilcisi, harç ve yargılama giderlerine ilişkin bölümü ise davalı köy muhtarı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın bitişiğinde bulunan 152 ada 18 sayılı parsel, 23.5.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacıya ait parselin kadastro tespiti 23.5.2007 tarihinde yapıldığına göre, dava konusu taşınmazın da aynı tarihte paftasında yol olarak bırakıldığının kabulü gerekir. Kural olarak, paftasında yol olarak ya da tespit dışı bırakılan bir taşınmaz için kadastrodan önceki zilyetlik kadastro tespitiyle kesintiye uğrayacağından kadastrodan sonra başlayacak zilyetliğe eklenmez. Kadastro tespitinin yapıldığı tarihten itibaren taşınmazın yeniden ilgilisi tarafından aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla ve 20 yıllık süreyle kullanılması gerekir. Yargıtay ve Daire uygulaması gereğince kadastro tespitinin yapıldığı tarihten itibaren, iki yıl ve daha aşağı makul sayılacak bir süre içerisinde paftasında yol ya da tespit harici bırakılan taşınmaz için dava açılmış ise, kadastrodan önceki zilyetliğin hesaba katılması kabul edilmektedir. Somut olayda, dava konusu ve paftasında yol olarak bırakılan taşınmaz 23.05.2007 tarihinde paftasında yol olarak gösterilmiş, dava ise 17.09.2009 tarihinde açılmıştır. Yani paftasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren yaklaşık 2 yıl 4 aylık bir süre geçtikten sonra davanın açıldığı belirlenmiştir. Şu halde, paftasında yol olarak bırakılan taşınmazın 23.5.2007 tarihinden itibaren davanın açıldığı 17.09.2009 tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresi geçmediğinden ve Dairece kabul edilen makul sayılabilecek süre de aşılmış bulunduğundan davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı ... kişiliğini temsilen köy muhtarının temyizine gelince; dava TMK. nun 713/1-3. madde ve fıkraları gereğince açılan tescil davasıdır. Bu tür davalarda TMK. nun 713/3. fıkrası gereğince Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri bu tür davalarda kanuni hasım durumunda bulunduklarından her türlü yargılama giderleriyle sorumlu tutulamazlar. Sapma göstermeyen Yüksek Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Bu nedenle bu tür davalarda davanın olumlu veya olumsuz sonuçlanması sonuca etkili olmayıp, gerekli harcın davacıdan alınmasına, fazla harcın davacıya iadesine ve davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilir. Bu bakımdan bakiye harcın davalı köy tüzel kişiliğinden alınarak Hazineye irad kaydına, hüküm fıkrasında gösterilen yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de aynı şekilde davalı köy tüzel kişiliğinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi anılan kanun maddesi, açıklanan ilke ve uygulamaya aykırı düşmekte olup, bozma nedenidir.
Davalı Hazine ve köy temsilcilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Çalıcı Köyü Tüzel Kişiliğine iadesine 02.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.