21. Hukuk Dairesi 2013/15993 E. , 2014/14662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2011/184-2013/166
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 22/02/2007-07/07/2007 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 22/02/2007-07/07/2007 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının,asgari ücret üzerinden tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 06/07/2007 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, davalı işverence davalı kuruma internet üzerinden ibraz edildiği ve kurum kayıtlarına göre, davacı adına iddia edilen döneme ilişkin SGK hizmet kaydının, sigorta prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış; davacının tespitini talep ettiği döneme ait davalı işyeri bordrolarında davacı tanığı H.. K.."ün isminin yer aldığı, diğer davacı bordro tanıklarının ise talep edilen dönemden sonraki dönemlere ait bordrolarda isimlerinin bulunduğu, davalı işverene ait sözkonusu işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına 03/02/2006 tarihinde alındığı ve halen faal olduğu tespit edilmiş, davalı işverenden temin edilen şahsi sicil dosyasında davacı adına imzasız ücret bordrolarının ve yine 06/07/2007 tarihli imzasız hizmet aktinin bulunduğu görülmüş, mahkemece sadece davacı tarafından bildirilen bordro tanıkları dinlenmiş olup, ilgili döneme ait bordrolarda ismi yer alan bordro tanıkları ve komşu işyeri araştırması ile tespit edilecek komşu işyeri bordro tanıklarının re"sen dinlenmediği anlaşılmıştır.Mahkeme huzurunda dinlenen davacı dönem bordro tanığı H.. K.."ün 14/02/2012 tarihli yeminli beyanında; davacının 4 yıl kadar önce davalıya ait işyerinde 1-1,5 yıl kadar çalıştığını, müdür yardımcılığı ve şeflik gibi görevlerinin bulunduğu beyan etmiş; sözkonusu işyerinin Konya Rixos otelinin içerisinde sauna, buhar banyosu ve yüzme havuzu alanlarında faaliyet gösterdiğini bildirmiş, davacı
bordro tanığı H.. K.., 2007 yılının Haziran ayında işe girdiğinde, davacının davalıya ait işyerinde operasyon müdürü olarak çalıştığını, iş başvurusunu da davacıya yaptığını, davacının 2008 yılı Haziran ve Temmuz ayı içinde işten ayrıldığını beyan etmiş olup, bordrolar incelendiğinde, tanık Hakan adına davalı işverence yapılan ilk prim ödemesinin 2007 yılının 7. ayına ait olduğu; dinlenen diğer bordro tanıkları N.. Z.. ve S.. D.."ın dönem bordrolarında isimlerinin yer almadığı, tespiti istenen tarih aralığından çok daha sonra, 2008 yılı içerisinde işe girdikleri anlaşılmış, davalıya ait işyerinin otel içerisinde faaliyet gösteren bir işletme olması dikkate alınarak komşu işyeri bordro tanıkları olarak o dönemde otelde çalışan kişilerin ve davalıya ait işyerinden hizmet alan müşterilerin tespiti ile beyanlarının alınması yoluna da gidilmediği görülmüştür.
Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan davacının gösterdikleri dışındaki bordro tanıkları ile komşu işyeri bordro tanıkları araştırılarak re"sen dinlenmeksizin, davacı tarafından gösterilen ve bordro tanığı olduğu anlaşılan tanıkların beyanlarına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, dosyada yer alan işyerine ait dönem bordrolarında, davacının iddia ettiği dönemde çalışmış olduğu anlaşılan çalışanları tespit edip re"sen beyanlarına başvurmak, ilgili SGK İl Müdürlüğünden ve Belediye Başkanlığından gerekirse zabıta marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde (özellikle K. R. Otel isimli işyeri ve Otel içerisinde faaliyet gösteren diğer işyerlerinin)bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinde hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve yine davalıya ait işyerinden belirtilen dönemde hizmet aldığı işyeri kayıtları ile tespit edilecek müşterilerin kimlik ve adres bilgilerinin belirlenmesi ile davacının iddiası yönünden beyanlarına başvurmak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının talebi halinde davacıya iadesine, 23/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.