Bozmaya uyularak; yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, Anayasanın 40/2, CMK’nın 232/6 ve 34/2 ile 1412 sayılı CMUK’nın 310. maddeleri gereğince, kararda başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve şeklinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği halde, sanık müdafiinin yüzüne karşı verilen hükümde, temyiz yoluna başvurulacak merciin “Yargıtay” yerine "istinaf" şeklinde yanıltıcı biçimde gösterilmesi nedeniyle sanık müdafiinin temyiz isteğinin süresinde olduğu kabul edilerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin başkaca reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanık hakkında TCK"nın 29. maddesi gereğince uygulama yapılırken verilecek cezanın 1/4 inden 3/4 üne kadar indirim yapılabileceği gözetilmeyerek kanuna aykırı biçimde 1/6 oranında indirim yapılması, 2-Aralarındaki iş ilişkisinin bozulması nedeniyle mağdur ..."in kardeşinin temyize gelmeyen sanık..."nün işyerinde çalışan tanık ...ile tartışması ve bu olayın sanık ... ve... tarafından öğrenilmesi nedeniyle işyerlerine gittikleri esanada mağdurla karşılaşmaları üzerine tehdit olayının gerçekleşmesi, tanıkların ve mağdurun Cumhuriyet Savcılığı"nda ve yargılama aşamasındaki beyanlarında sanık ..."nün tehdit ettiğini belirtmeleri karşısında, ani gelişen olayda, sanıklar arasında birlikte tehdit fikir ve irade birliğinin ne şekilde gerçekleştiği kanıtlara dayalı olarak açıklanıp tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle, TCK"nın 106/2-c maddesi uyarınca hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.