23. Ceza Dairesi 2016/1750 E. , 2016/4291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet (5237 sayılı TCK"nın 157/1, 52/2, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 600 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, tekerrüre esas sabıkası olan sanık ... hakkında 58. madde uyarınca mükerrirleri özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılnın yetkilisi olduğu işyerine gelen sanıkların, katılana, anılan işyerinin sahibi tarafından sözde sipariş verilen kaşeleri getirdiklerine dair yalan söyleyerek bu duruma inanan katılandan 480 TL parayı alıp, olay yerinden ayrılmalarından sonra böyle bir siparişin verilmediğinin anlaşılması üzerine ihbarda bulunulması neticesinde yakalandıkları ve bu şekilde haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanıkların savunmalarına, katılan ve tanıkların beyanlarına, kamera görüntülerine, teşhis tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların, sabit görülen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen ve dairece düzeltilen husus dışındaki hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 gün olarak tayin edilmesi; ve ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümlerde yer alan ""5237 sayılı TCK"nın 157/1, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 30 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanun"un 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL"den olmak üzere 600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına"" ifadelerinin yerine ""5237 sayılı TCK"nın 157/1 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun"un 52/2 maddeleri gereğince, verilen 5 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL"den olmak üzere sonuç olarak 100.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına"" ifadelerinin yazılması; ve ayrıca hükümlerde yer alan, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerlerine, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, ""kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.