Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8333
Karar No: 2021/3884
Karar Tarihi: 16.02.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/8333 Esas 2021/3884 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2020/8333 E.  ,  2021/3884 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde satış sorumlusu olarak işe başladığını, iş sözleşmesinin işverence 25.11.2010 tarihinde haksız feshedildiğini, davacının işe iade davası açtığını, ancak davalı şirketin davacıyı satış ve pazarlama müdür vekili olarak tekrar işe başlatması nedeniyle anılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacının davalı şirketteki çalışmasını 24.09.2009 - 01.08.2012 tarihleri arasında aralıksız sürdürdüğünü, en son aylık net ücretinin 3.500,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin 01.08.2012 tarihinde işverence haksız feshi üzerine Mahkemece davacının işe iadesine karar verdiğini, kararın kesinleşmesi üzerine işe iade başvurusu yapılmasına rağmen davacının işe başlatılmadığını fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının eksik ödendiğini, prim alacaklarının ödenmediğini beyan ederek işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve prim alacağı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını, birleşen davada ise hafta tatili ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının dalacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının 23.09.2009 tarihinde satış sorumlusu olarak göreve başladığını, satış bölümünde yeniden yapılanmaya gidilmesi sebebiyle iş sözleşmesinin 25.11.2010 tarihinde kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte tüm alacaklar ödenmek suretiyle feshedildiğini, davacının işvereni ibra etmesine rağmen işe iade davası açtığını, bu dava devam ederken davacının satış ve perakende müdürü olarak yeniden göreve başladığını, ancak iş sözleşmesinin 01.08.2012 tarihinde organizasyonel değişiklikler çerçevesinde yeni planlanan organizasyon içinde davacının yürütmekte olduğu göreve ihtiyaç kalmaması sebebiyle feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödendiğini, işyerinde yaz aylarında 10:00-19:00 ve kış aylarında 09:00-18:00 saatleri arasında çalışıldığını, hafta sonu çalışmasının bir saat geç başladığını, haftalık çalışmanın 45 saati geçmeyecek şekilde düzenlendiğini, davacının ücretine düzenli olarak zam yapıldığını ve yapmış olduğu satışlara göre hak kazandığı prim alacaklarının ödendiğini beyan ederek davanın ve birleşen davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek, davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmuştur.
    Temyiz:
    Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe
    1- Davacının prim alacağı bulunup bulunmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Somut olayda davacı, 05.08.2011 tarihli 2011/049 sayılı yönetim kurulu kararına göre satışlar üzerinden binde 25 oranında prim ödenmesi gerektiğini ileri sürerek prim alacaklarının tahsilini istemiş, davalı taraf ise söz konusu yönetim kurulu kararında hataen binde 25 prim oranı yazıldığını, aslında olması gereken oranın binde 2,5 olduğunu, ayrıca davacının ödenmeyen prim alacağı bulunmadığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davacıya satış bedelinin binde 25’i üzerinden hesaplanan prim alacağının ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Ancak sonuç itibariyle, gerek İlk Derece Mahkemesince gerekse Bölge Adliye Mahkemesince hesaplanan prim alacağı şu yönteme göre belirlenmiştir: Dosya kapsamında bulunan ve işverence sunulan kayıtlardan davacıya Ocak 2012-Ağustos 2012 tarihleri arasında net 10.373,68 TL prim ödendiği, ödenen bu prim miktarının satış bedelinin binde 2,5’luk kısmına isabet ettiği, ancak sunulan yönetim kurulu kararına göre olması gereken prim oranının binde 25 olduğu, bu itibarla davacının hak kazandığı prim alacağının (ödenen miktarın on katına isabet eden) 103.736,80 TL olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak dosya kapsamında davacının 18/07/2012 tarihli dilekçesi bulunmakta olup, davacı bu dilekçede açıkça “...02/01/2012 tarihinden itibaren işyerinde çalıştığını, çalıştığı tarihler arasında gerçekleştirdiği satışlar sebebiyle satış toplamının binde 2,5’unun havuzda toplanması ve bu oranın belli kıstaslar dahilinde hesaplanarak prim olarak Satış Müdürlüğü personeline dağıtılmasına yönelik taraflar arasında süregelen anlaşma ve uygulama kapsamında bugüne kadar adıma 9.195,61 TL prim ödemesi yapılmıştır. Bu uygulamaya ve yapılan ödemelere herhangi bir itirazımın olmadığını, bu prim uygulamasının aynen veya yönetim kurulunca takdir edilecek yeni bir usule göre devam ettirilmesini kabul ettiğimi, işbu yazı tarihine kadar yapmış olduğum satışlardan tahakkuk eden primler nedeniyle ... Yapı A.Ş.’den tüm prim alacaklarımın tarafıma tam ve eksiksiz ödendiğini bu konuda başkaca bir talebimin olmadığını beyan ediyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu yazı, davacının anılan tarihe kadar kendisine ödenen prim miktarını kabul ettiğine ve işverence uygulanan prim hesaplama yöntemine itirazı olmadığına dair irade açıklaması olarak anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bu yazı ile işvereni ibra etmiştir. Söz konusu dilekçe dikkate alınmadan davacı lehine prim alacağı hesaplanması hatalıdır. Mahkemece bu yazı dikkate alınarak davacının prim alacağı olup olmadığı yeniden değerlendirilmeli, oluşacak sonuca göre davacının geniş anlamda ücreti de yeniden belirlenmek suretiyle tüm alacaklar yeniden hesaplanmalıdır. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince hatalı hukuki değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    2-Davacının aylık ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
    Somut uyuşmazlıkta davacı gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamasında son net ücretinin 3.500,00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamındaki belirsiz süreli iş sözleşmesinde ve davacının yeniden işe alınmasına dair Yönetim Kurumu kararında da aylık net ücretin 3.500,00 TL olduğu belirtilmektedir. Mahkemece davacının son brüt ücretinin bordrolara göre 5.763,64 olduğu kabul edilmiş ise de, kabul edilen miktar davacının talebini aşmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına hükmedemez. Davacı, aylık net ücretinin 3.500,00 TL olduğunu belirttiğine göre bu miktar ile bağlı kalınarak hesaplama yapılmalıdır. Taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmadan aylık ücretin belirlenmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    3-Davacı işçinin fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışma ile ilgili olarak açıklanan hususlar ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ispatı yönünden de geçerlidir.
    Somut olayda davacı tanıklarının anlatımına göre davacının fazla çalışma ücretine ve ulusal bayram genel tatil ücretine hak kazandığı belirlenmiş ise de yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarının husumetli olduğu anlaşılmaktadır. Salt husumetli tanık anlatımına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamından davalı tanıklarının anlatımına göre davacının haftada üç saat fazla çalışma yaptığı tespit edilmektedir. Bu itibarla davalı tanıklarının anlatımına değer verilmeli, haftada üç saat fazla çalışma süresi üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücreti hüküm altına alınmalıdır.

    Davalı tanıkları davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını ifade etmiş olup, bu halde husumetli tanık anlatımını destekleyen başkaca bir delil bulunmadığı dikkate alınarak davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talebinin reddi gerekir. Mahkemece belirtilen yönler nazara alınmadan karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    4-Asıl dava ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi bir başka hatalı yön olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi