Esas No: 2021/350
Karar No: 2021/360
Karar Tarihi: 25.02.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/350 Esas 2021/360 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/350
Karar No : 2021/360
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Vasisi …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/09/2020 tarih ve E:2019/4242, K:2020/2094 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İstemin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının Görevlerini belirleyen 38. maddesinin 1. fıkrasında; İdari Dava Daireleri Kurulunun, idare mahkemelerince verilen ısrar kararlarını ve idari dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesinde, kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri; 407. maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesinde, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 462. maddesinin 8. fıkrasında, vasinin dava açabilmesi için vesayet makamının izni gerektiği; 471. maddesinde ise, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezasına mahkum olanların cezalarını çekmeye başlamaları üzerine, hükmü icra ile görevli makamın durumu sulh hukuk mahkemesine hemen ihbar ederek vasi atanmasını sağlamakla yükümlü olduğu, kısıtlının, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davalar dışındaki davaları vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasisi tarafından veya vasinin tayin edeceği vekil aracılığıyla açabileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, işlemiş olduğu suç nedeniyle yargılandığı ceza davası sonucunda müebbet hapis cezasına mahkûm edildiği, davacının mahkûm olduğu hapis cezasının süresi göz önüne alındığında, 4721 sayılı Kanun'un aktarılan hükümleri uyarınca kısıtlanması ve kendisine vasi atanması gerektiği, UYAP kayıtlarından yapılan inceleme sonucunda, … Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:…, K:… sayılı dosyasında, 13/11/2019 tarihli ek kararla …'in babası …'in vasilik görevinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 08/07/2020 tarih ve E:2019/4242 sayılı ara kararı ile, davacıya vasi olarak tayin edilen …'in görülmekte olan bu davayı vasi olarak takip edip etmeyeceği, 4721 sayılı Kanun'un 462. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alınmış izin belgesinin ve dava vekil aracılığı ile takip edilecekse vasi tarafından verilmiş vekâletnamenin aslı veya baro pulu yapıştırılmış, harçlandırılmış onaylı bir örneği ile yargılama harç ve posta giderlerinin otuz gün içerisinde ödenmesinin istenilmesine, aksi takdirde davanın ehliyet yönünden reddine karar verileceği yönünde karar verildiği, anılan ara kararının vasi …'e 27/07/2020 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, ancak verilen süre içerisinde vasi tarafından sulh hukuk mahkemesinden izin alınarak davanın takip edileceği yönünde herhangi bir başvuruda bulunulmadığı, bunun üzerine, davacının yasal vasisi konumunda bulunan …'in bu uyuşmazlığı takip iradesinin bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/09/2020 tarih ve E:2019/4242, K:2020/2094 sayılı kararıyla, davanın ehliyet yönünden reddine karar verildiği, bu kararın davacı … tarafından 11/01/2021 tarihli dilekçe ile temyiz edildiği görülmektedir.
Bu durumda, kısıtlı durumdaki kişilerin taraf olduğu, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davalar dışındaki davalardaki temyiz başvurularının, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasisi tarafından veya vasinin tayin edeceği vekil aracılığıyla yapılabileceği açık olup, vesayet makamından alınmış izin ile davacı ...'in vasisi ...'in ya da vasinin tayin ettiği vekil olmaksızın, bizzat davacı tarafından yapılan temyiz talebinin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 15/06/2016 tarih ve 29743 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 13/04/2016 tarih ve Başvuru Numarası: 2013/7006 sayılı kararında,
hükümlülerin bulundukları koşullar gereği diğer kişilere nazaran bazı haklarını kullanırken birtakım sınırlamalara tabi olabilecekleri veya fiilî engellemelerle karşılaşabilecekleri, bu kapsamda başvurucunun başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermede zorluk yaşamış olabileceği kabul edilebilir bir durum olmakla birlikte, başvurucunun Derece Mahkemesindeki yargılama sırasında böyle bir durumdan şikâyet etmediği, vasinin davaya icazet vermemesi nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde, kamu makamlarına atfedilecek bir kusur bulunduğu söylenemeyeceğinden başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediği belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; istemin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, 25/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 48. maddesinin 6. fıkrasında; "Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından temyiz dilekçesi verilirken, harç ve posta giderlerinin yatırılmadığı anlaşılmakta olup, yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca öncelikle söz konusu temyiz harç ve posta giderinin, yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirilmesi, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, anılan yasal düzenlemede öngörülen prosedür yerine getirilmeden sonraki safahata geçilmesi mümkün olmadığından, aksi bir değerlendirmeyle temyiz isteminin incelenmeksizin reddi yönünde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.