Esas No: 2016/14482
Karar No: 2021/1253
Karar Tarihi: 25.02.2021
Danıştay 4. Daire 2016/14482 Esas 2021/1253 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/14482
Karar No : 2021/1253
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına sahte fatura kullandığından bahisle re'sen tarh edilen 2010/1,2,3,4,5 ve 7 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin ve 213 sayılı Kanun'un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ihtilaflı dönemde davacının fatura aldığı İkitelli Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen Vergi Tekniği Raporu'nun; anılan mükellefin bazı vergisel yükümlülüklerini yerine getirmediğini ortaya koymaktaysa da, mükellefin dava konusu dönemlerde ticari faaliyetinin bulunması, faturaların konuları ile faaliyet alanıyla ilgili olması, katma değer vergisi beyannamelerinde beyan etmiş olması karşısında, … tarafından davacı adına düzenlenen faturaların sahte olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin olarak ortaya konulduğunu kabul etmeye olanak vermediğinden, soyut ve varsayıma dayalı olarak uyuşmazlık konusu dönemler için davacı adına tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde ve olayda koşulları bulunmadığından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatın ve kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olduğu dolayısıyla kabul kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporuna dayanılarak düzenlenen re'sen tarh edilen 2010/1,2,3,4,5 ve 7 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin ve 213 sayılı Kanun'un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına ilşkin davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (b) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, ticari faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi tutulacağı; 20. maddesinde teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedelin katma değer vergisi matrahını oluşturduğu; 29. maddesinde, mükelleflerin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34. maddesinin 1. bendinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği kurala bağlanmıştır.
Davacının fatura aldığı … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunun incelenmesinden; tül ve diğer ağ kumaşların veya tığ işi imalatı ile oya, dantel ve nakış imalatı faaliyeti beyanı ile 17/09/2008 tarihinde ilgili vergi dairesine işe başlama bildiriminde bulunduğu, vergi dairesince mükellef hakkında 06/10/2008 tarihinde mükellefiyet tesis ettirildiği, 31/01/2012 tarihi itibari ile mükellefiyet kaydının terk edildiği, 21/10/2008 tarihli işe başlamaya ait yoklamada, mükellefin 06/10/2008 tarihinden itibaren filtre kağıt-nakış telası fason kesimi ve toptan satışı işine başladığı, işyerinin tahmini 75 m2, aylık kirasının da 500,00-TL olduğu, işyerinde tespit anında ücretli çalışmadığı, işyerinde büro malzemeleri ve tahmini 4 ton filtre kağıdı ve 100 top nakış telası emtialarının bulunduğu hususlarının mükellef … tarafından beyan ve ifade edildiği, 11/06/2009 tarihli yoklamada, adrese müteakip defalar gidilmesine rağmen adresin sürekli kapalı olduğu, yapılan çevre araştırmasında ise …'ın tanınmadığı; mükellef tarafından İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 18/02/2011 tarihli dilekçe ile işyerinin kapalı olması nedeni ile koda alındığı, ancak işyerinin han içinde olduğu, halen faaliyette olduğu, tekrar adres tespitinin yapılması ve kod listesi çıkartılmasının talep edildiği; mükellefin beyannamelerinin büyük çoğunluğunu verdiği, 1.000,00-TL vergi ödemesi olduğu, 7.626,90-TL vergi borcu bulunduğu; mükellef tarafından, 2011//4,5,6,7,8,9,10,11,12 ve 2012/1 vergilendirme dönemleri dışında Ba-Bs bildirimlerinin verilmediği; mükelleften alımda bulunan bir kısım firma nezdinde yapılan karşıt incelemelerde, alınan malların … adına çalışanı … adlı kişi aracılığı ile yapıldığının beyan ve tespit edildiği, mükellefin 2008 takvim yılı KDV matrahının 487.550,00-TL, 2009 takvim yılı KDV matrahının 1.767.787,00-TL, 2010 takvim yılı KDV matrahının 1.924.851,35-TL, 2011 takvim yılı KDV matrahının 1.715.328,96-TL ve 2012 takvim yılı KDV matrahının ise 126.571,74-TL olduğu, … ve …'nin ortak olarak …'ın mükellefiyet bilgilerini kullanarak örtülü olarak bu şahsın işletmesi üzerinden ticari faaliyet yürüttüklerinin tespiti üzerine adlarına re'sen adi ortaklık şeklinde mükellefiyet tesis edildiği, ortaklardan …'nin MERNİS kayıtlarında adres bilgisi bulunmadığı, bir defa yapılan telefon görüşmesinde ifade vermek üzere geleceğini beyan ettiği ancak gelmediği, davacının ifadesinde, …'ı bir kez gördüğünü, …'a ait olan işletmeyi … ve … adlı şahısların işlettiğini, yapılan ödemeleri daha çok … adlı şahsın tahsil ettiğini beyan ettiği, mükellefin muhasebe işlemlerini yürüten SMMM …'nin ifadesinde ise, …'ı hiç görmediği, … ve .. adlı şahısların … adına mükellefiyet kaydının açtırılmasını istediklerini, şahıslarda …'a ait vekaletin bulunduğunu beyan ettiği, … ve …'nin 2008/10-2012/1 vergilendirme dönemlerinde ortak olarak mükellef …'ın mükellefiyet bilgilerini kullandıkları ve örtülü olarak anılan şahıs işletmesi üzerinden ticari bir faaliyet gerçekleştirdikleri, dolayısıyla bu iki şahıs arasında gizli bir adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, bunun yanında mükellef …'ın ise bu ortaklık tarafından düzenlenen faturalara istinaden komisyon geliri elde ettiği tespitlerine yer verilerek bu tespitlerden hareketle, … adına 2008/10-2012/1 vergilendirme dönemleri arasında düzenlenmiş olan tüm faturaların sahte faturalar olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yer verilen tespitler adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığını gösterdiğinden, söz konusu faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmış olup, aksi gerekçe ile davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararında isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile kararın, cezalı tarhiyata ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararının cezalı tarhiyata ilişkin kısmına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.