(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/11430 E. , 2013/19085 K.
"İçtihat Metni"
... vekili Avukat ... ile ... aralarındaki dava hakkında ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.2.2012 tarih ve 467-73 sayılı hükmün Dairenin 19.12.2012 tarih ve 16238-29120 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, davalı ile 10.3.2004 tarihinde vekalet ücret sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşme gereğince davalı ... ile ... A.Ş. arasındaki ihtilaflarla ilgili davaları takip ettiğini, bu davalardan ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/336 esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada, taraflar arasında imzalanan mutabakat sözleşmesi gereğince davanın 4.6.2009 tarihinde feragatle sona erdirildiğini, bu durumda sözleşmede öngörülen %7 oranındaki vekalet ücreti ile karşı taraf vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, akdi vekalet ücreti ile karşı taraf ... A.Ş.nin bu davadan dolayı ödemesi gereken vekalet ücretinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 Dolar vekalet ücretinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 23.9.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep miktarını 206.500 Dolar ve 80.369,46 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davacı tarafından daha önce ücret talepli bir dava açıldığını, yeniden vekalet ücreti talep edilemeyeceğini, kaldı ki iş bu davada ücret talep edilen ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/336 esas sayılı davası dışında Derneğin izni ve onayı olmadan davacı tarafından milyon Dolar üzerinden bir çok dava açıldığını, bu davaların (... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin ait 2005/336 esas sayılı dava dosyasındaki değer eklenmeden) toplam değerinin 17.824.192 Dolar ve 8.887.635,035 TL olduğunu, davacının talebine göre bu bedelin %7’sinin 1.247.693 Dolar ve 622.134.452 TL olacağını, oysa ki söz konusu bu davalarda alınan bilirkişi raporları ve diğer delillere göre davaların Dernek aleyhine sonuçlanacağı anlaşıldığından, karşı taraf ... A.Ş. ile mutabakat sağlandığını, davacı ile
2013/11430-19085
imzalanan ücret sözleşmesinin asıl amacının, ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/695 esas sayılı dosyası olup, ücretin de bu dava esas alınarak belirlendiğini, bütün davalar için ayrı ayrı ücret ödenmesinin düşünülmediğini, bu nedenle iş bu davada da ücret talep edilemeyeceğini, nitekim, ücret talep edilen ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/336 esas sayılı davası ile Derneğe sağlanan değer, para ya da herhangi bir menfaatin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, “13. Hukuk Dairesinin benzer davada vermiş olduğu bozma ilamının gerekçesi ve 13.2.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, 10.000 Doların dava tarihi olan 21.10.2010 tarihinden, 196.500,00 Doların ve 79.150,51 TL’nin de ıslah tarihi olan 23.9.2011 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine” ilişkin olarak verilen hüküm, davalının temyizi üzerinde Dairemizce oyçokluğu ile onanmış, davalı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı avukatın, davalıya vekaleten “2.950.000 Dolar kira alacağı ile 305.169.240.000 TL gecikme cezasının faiziyle birlikte tahsili ve fuzuli işgal nedeniyle men’i müdahale” istemiyle 18.7.2005 tarihinde ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/336 esas sayılı dosyası üzerinden ... A.Ş. ne karşı dava açıp takip ettiği, ne var ki davanın taraflarının yargılama sırasında sulh olmaları üzerine ibraz edilen mutabakat sözleşmesi gereğince mahkemece, “konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulduğu sabit olup davacı, sulhle sonuçlanan dava nedeniyle gerek akdi gerekse mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır.
Avukatlık Kanununun 165.maddesinde, “sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” Hükmü mevcut olup, bu durumda kanundan doğan teselsül hallerinden biri söz konusu olduğundan, Borçlar Kanununun 142. maddesinde düzenlenen "alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcunun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir" hükmüne göre, alacaklı alacağının tamamını, her iki taraftan da talep edebileceği gibi, dilerse sadece birinden de talep edebilir. Dava konusu olayda da davacı, vekil olarak görevini ifa ettiği davanın “Mutabakat Sözleşmesi” başlıklı sulh protokolü üzerine sonuçlanmış olması nedeniyle vekalet ücretlerinin tamamını, müteselsil 2013/11430-19085
borçlulardan biri olan davalı müvekkilinden talep etmiş, tercih hakkını bu yönde kullanmıştır.
Davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücreti isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Somut olayda davacının vekaleten takip ettiği davanın sulhle sonuçlandığı uyuşmazlık konusu olmadığına ve davacı avukat ile davalı müvekkili arasında da yazılı bir vekalet ücret sözleşmesi bulunduğuna göre, dava konusu vekalet ücreti ile ilgili uyuşmazlığın çözümü için öncelikle taraflar arasındaki ücret sözleşmesinin incelenmesi gereklidir.
Taraflar arasındaki 10.3.2004 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinde “işin konusu : “... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/695 esas sayılı dava dosyasının ve bu dosya taraflarıyla ilgili olmak üzere açılmış ve açılacak diğer davaların ve karşı davaların ve icra takiplerinin vekilliği” olarak belirtilmiş, “nispi ücret” başlığı altında ise, “Avukatlık ücreti mahkemeler tarafından hükmolunacak şeyin değerinin yahut paranın veya sağlanan menfaatin %7’si olarak ödenecektir.” Hükmü, “maktu ücret” başlığı altında da “Avukat hukuki yardımın ve yapacağı masrafların karşılığı olarak 30.000.000.000 TL (net) tutarında peşin maktu ücret alacak ve karşılığında bu değerde makbuz verecektir. Bu ücret mahkeme kararı üzerine alınacak nispi ücretten mahsup edilecek ancak hiçbir surette iş sahibine iadeye konu olmayacaktır.” Hükmü öngörülmüştür. Yine sözleşmenin (1) no’lu maddesinde, “Avukata verilen işten ötürü kendisine ödenecek maktu ücret peşin olarak, nispi ücret ise her dava sonunda davanın karara bağlanmasını takip eden ay içinde ödenecektir.” (5) no’lu maddesinde de, “İş sahibi işten feragat eder, ya da avukata işi kovuşturma olanağı vermezse, yahut sözleşme ile yüklendiği vecibelerden birini yerine getirmezse avukat kalan ücretini isteme hakkını kazanacaktır.” Hükümleri düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi taraflar arasında başarıya göre değişen bir ücret belirlemesi söz konusu olup, peşin olarak ödenmesi öngörülen maktu ücretin davanın kazanılması ya da kaybedilmesine bağlı olmadan her halde ödeneceği öngörülmüşken, nispi olarak belirlenen ücretin ise, “….mahkemeler tarafından hükmolunacak şeyin değerinin yahut paranın veya sağlanan menfaatin %7’si” şeklinde ifade edilmek suretiyle başarıya bağlı olarak ödeneceği, başka bir ifade ile davanın kazanılması halinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bilindiği üzere 2.5.2001 tarihinde kabul 2013/11430-19085
Edilip, 10.5.2001 tarih ve 24398 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4467 sayılı Kanunla, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun bazı maddeleri değişikliğe uğramıştır. Avukatlık Kanununun 4467 sayılı yasa ile yapılan söz konusu bu değişiklikten önceki 164. maddesinin 2.fıkrasına göre, ücretin nispi olarak belirlenmesi halinde “başarıya göre değişme” koşulunu taşıması gerekli olup, bu koşulu içermeyen sözleşmeler geçersiz kabul edilmekteydi. 4467 sayılı yasa ile birlikte aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, ücretin nispi olarak belirlenmesi durumunda “başarıya göre ücret belirleme” zorunluluğu kaldırılmış olup, sadece %25’i geçmemek koşuluyla vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesi mümkün hale gelmiştir. Bununla beraber söz konusu bu değişiklikten sonra da, tarafların serbest iradelerine göre, başarıya göre değişme koşulunu içeren ücret sözleşmesi düzenlemeleri (%25 sınırını aşmamak üzere) her zaman mümkün ve geçerlidir.
Bu itibarla somut olayda taraflar arasındaki 10.3.2004 tarihli ücret sözleşmesi geçerli olup, davacı, sözleşmede belirtildiği gibi ancak mahkemece hükmolunacak şeyin değeri ya da paranın veya sağlanan menfaatin %7’sini nispi vekalet ücreti olarak talep edebilir. Dava konusu vekalet ücreti alacağına konu olan ... 18. AH mah.nin 2005/336 esas sayılı davada ise mahkemece esastan karar verilmemiş olup, davanın taraflarının sulh olmaları üzerine “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda sözleşmede öngörülen %7 oranındaki nispi vekalet ücretinin de, sulh sözleşmesi ile davalıya sağlanan menfaat üzerinden ödenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Her ne kadar mahkemece de benimsenen 13.2.2002 havale tarihli bilirkişi raporunda, aynı taraflar arasında ve aynı ücret sözleşmesine ilişkin olarak ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/46 esas ve 2010/207 karar sayılı dosyasıyla verilen hükmün, Dairemizce 2010/9663 esas ve 2011/4743 karar sayılı bozma ilamı ile bozulduğu ve bu ilamın eldeki dava için de emsal nitelikte bulunduğu belirtilmişse de, söz konusu dava, davacı avukat tarafından takip edilen ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/695 esas sayılı dava dosyası nedeniyle vekalet ücreti talebine ilişkin olup, bu davanın sulhle değil, davalı müvekkil lehine sonuçlanıp kesinleştiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise, %7 oranındaki nispi ücretin belirleneceği değer üzerinde toplandığı, Dairemizce bozma ilamında özetle, “sözleşmede vekalet ücreti hesabına esas alınacak miktar olarak belirtilen (sağlanan menfaat) ibaresinin, (davanın müddeabihi) olarak kabulü gerektiği, yoksa davacının yorumladığı gibi ... Derneği ve ... A.Ş. arasındaki eser sözleşmesine ilişkin tüm sözleşme bedeli (16.930.150,00 Dolar) olarak kabul edilemeyeceği, davanın 2013/11430-19085
1.820.000 Dolarlık teminat mektubunun paraya çevrilmesi konusundaki muarazanın önlenmesi niteliğinde olması nedeniyle %7 oranındaki nispi ücretin de bu miktar üzerinden belirlenmesi gerektiği” açıklanmıştır. Buna göre mahkemenin kabulünün aksine, ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2001/695 esas sayılı davanın, müvekkil lehine ve esastan hüküm kurularak sonuçlanmış olması itibariyle, Dairemize ait 2010/9663 esas ve 2011/4743 karar sayılı bozma ilamının, eldeki davada ücret talebine esas olan ve taraflar arasında sulhle sonuçlanan dava (... 18. AH mah.de 2005/336 esas sayılı) nedeniyle vekalet ücretinin hesaplanması konusunda emsal nitelikte kabul edilemeyeceği görülmektedir.
O halde eldeki davada ücret talep edilen ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesine ait, sulhle sonuçlanan dava nedeniyle, davadaki müddeabih miktarının (2.950.000 Dolar ve 305.169,24 TL) tümü üzerinden %7 oranında vekalet ücretinin tespiti ile bu miktarın ve ayrıca yine aynı miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan karşı taraf vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacının talep ettiği gerek akdi, gerekse karşı taraf vekalet ücretlerinin tespitine esas alınacak olan “sulh sözleşmesi ile davalıya sağlanan menfaatin” belirlenmesine gelince;
Davalı ve ... A.Ş. arasında imzalanmış olan “Mutabakat Sözleşmesi” başlıklı sulh sözleşmesinin, 4.1 ve 4.2. maddelerinde ... Alışveriş Merkezinin, Derneğe teslim edilmesi ve buna ilişkin şartlar düzenlenmiş olup, 4.3.1 maddesinde de “... Alışveriş Merkezinin ...’a 4.1. ve 4.2. de belirtilen şartlarla teslimini müteakip, ... ve ..., ... Alışveriş Merkezi nedeniyle birbirlerine karşı olan ve aşağıdaki maddede yazılı istisna dışındaki tüm talep ve dava haklarından masraf ve vekalet ücreti talep etmeksizin feragat edecek ve karşılıklı ibralaşmış sayılacaklardır.” Şeklinde anlaşma sağlanmışsa da, bu sözleşmeyle davalıya sağlanan değer ya da menfaat açıkça anlaşılamadığı gibi, aynı taraflar arasında başka davaların da mevcut olduğu ve bunlardan biri (... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/695 esas sayılı dosyası) dışında diğer tüm davalardan da feragat edilerek karşılıklı ibralaşmış sayılacağı belirtilmiş olmakla, esasen taraflar arasındaki tüm ihtilaf ve davaların sulh kapsamında bir bütün olarak değerlendirilerek sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalıya sulhle kazandırılan menfaatin tespitinde, taraflar arasındaki sulh kapsamındaki tüm davaların birlikte değerlendirilmesi gerektiği de kuşkusuzdur.
2013/11430-19085
Sonuç olarak, yukarda açıklanan nedenlerle sulh protokolünün imzalandığı tarih itibariyle, davalı ... ve ... A.Ş. arasındaki sulh kapsamında bulunan tüm davalar birlikte değerlendirilerek, davalıya söz konusu bu sulh nedeniyle kazandırılan menfaatin tespiti ile, daha sonra da ücret talebine esas olan ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2005/336 esas sayılı dava nedeniyle sağlanan menfaatin tespiti ve tespit edilecek bu miktar üzerinden, gerek müvekkilin ödemesi gereken (akdi), gerekse karşı taraf (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinin hesaplanıp, davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilmek suretiyle, akdi ve karşı taraf vekalet ücretlerinin, takip edilen dava değeri üzerinden tespit ve tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, mahkemece verilen hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce sehven (oyçokluğu ile) onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 19.12.2013 tarihli, 2012/16238 E. Ve 2012/29120 K. sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 19.12.2013 tarihli, 2012 E. Ve 2012/29120 K. sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 9.7.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.