20. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/8182 Karar No: 2013/9052
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/8182 Esas 2013/9052 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2013/8182 E. , 2013/9052 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ... Köyü, 152 ada 19 parsel sayılı 3261,22 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Nisan 2001 tarihli 5 nolu tapu kaydı uygulanarak bahçeli bir katlı kargir ev ve yığma ahır niteliği ile davacı adına tesbit edilmiştir. Davacı, dava konusu parseli 30.10.1999 tarihinde tapu tescil işlemleri devam ederken ...’den köy satış senedi ile satın aldığını, mahkemenin sonuçlanması sonucu 12.04.2001 tarihinde adına tescil edildiğini, buna rağmen bölgede 2010 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında taşınmazın olması gerekenden daha az olarak tespitinin yapıldığını ileri sürerek, yeniden düzenlemeyle adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece; davanın reddine ve dava konusu 152 ada 19 nolu taşınmazın tesbit gibi davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, orman ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1967 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 1982’de yapılarak kesinleşen 2. madde uygulamaları bulunmaktadır. Yapılan incelemede, hükme dayanak alınan orman ve fen bilirkişi raporlarına göre, davaya konu yerin, 1967 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı, kadastro tesbitinden önce orman kadastrosu yapılarak kesinleşmiş ormanların içerisinde kaldığı sebebiyle, kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden ve 245 ada 1 parsel numarası verilerek sınırlandırıldığı anlaşılmıştır. Kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalara bakmak görevi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/4. maddesi hükmünce kadastro mahkemesine ait olmayıp, bu tür uyuşmazlıklara bakmak görevi genel mahkemelere aittir. Somut olayda dava konusu taşınmaz hakkında, kadastro tutanağı düzenlenmediği, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince kesinleşen orman sınırı içinde olması nedeniyle tapu kütüğüne aynen aktarılması amacı ile ada ve parsel numarası verildiği, bu nedenle davaya bakmakta 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevli olmadığı (H.G.K."nun 28.11.2007 gün ve 20-909/891 S.K.), görev konusunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın tüm aşamalarında re"sen gözetilmesi gerektiği gözönünde bulundurularak, mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de; davacı adına tespit edilen 152 ada 19 nolu parsel dava konusu olmadığı için olağan yollardan kesinleştirilmesini teminen tutanağının kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği halde davalı kabul edilerek taraflar açısından kesin hüküm oluşturacak şekilde hükmen sicil oluşturulması da doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.