Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1441
Karar No: 2020/2384
Karar Tarihi: 08.06.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/1441 Esas 2020/2384 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/1441 E.  ,  2020/2384 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, ortak mirasbırakan eşi Şevket’e ait 36176 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 21 nolu bağımsız bölümün dava dışı Musa’ya, ondan da ilk eşinden olma davalı oğlu Nadir’e satış suretiyle devredildiğini, temlik tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğu dönemde devrin yapıldığını, karşılığında ise bedelin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...önemine binaen öncelikle hukuki ehliyetsizlik iddiasının incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu, 4. İhtisas Dairesine gönderilmesi, (2659 Sayılı Yasanın 7 ve 16.maddesi gereğince) murisin gerek temlik tarihinde gerekse vekaletin düzenlediği tarih itibariyle hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının saptanması; ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde pay oranında istekte bulunulamayacağından davanın reddedilmesi; murisin hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşılması halinde ise, muris muvazaası yönünden değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, mirasbırakanın işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla belirlendiği ancak, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan Şevket Memiş’in 15.12.2008 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak ilk eşi Beyaz’dan olma davalı oğlu Nadir ile dava dışı çocukları Serpil, Rasime, Hanife, Hazır, Taliha ve davacı ikinci eşi Kıyafet’in kaldıkları, mirasbırakanın 36176 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki 749/880 payının dava dışı Musa Bakar’a, ondan da davalı oğlu Nadir’e satış suretiyle devredildiği, çekişme konusu taşınmaz üzerine bina inşa edilmesi ile kat irtifakına geçiş yapıldığı ve 27 adet bağımsız bölümün oluşturulduğu, 22 adet bağımsız bölümün davalı ... adına, kalan 5 adet bağımsız bölümün tescil kaydının ise dava dışı Arap ... adına oluşturulduğu, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin raporunda mirasbırakanın işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunduğunun bildirildiği, davacı vekilinin son celsedeki beyanı ile davayı çekişme konusu taşınmaz üzerindeki 21 nolu bağımsız bölüme hasrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince, çekişme konusu 36176 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait 749/880 payın dava dışı Musa Bakar’a 04.04.2003’de satışı yapıldıktan sonra, Musa tarafından mirasbırakanın hesabına değişik tarihlerde para havalesinin yapıldığı ve buna ilişkin dekont örneklerinin ibraz edildiği anlaşılmaktadır.
    Ne var ki, yukarıda yer verilen olgular, toplanan deliller, tanık ifadeleri ve özellikle mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket edip etmediğinin mahkemece yeterince irdelendiğini söyleyebilme olanağı da bulunmamaktadır.
    Hâl böyle olunca; daha önceden dinlenen tanıklar yeniden dinlenilerek ilk el Musa’nın kim olduğunun sorulması, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirir bir durumunun olup olmadığının saptanması, muris tarafından ilk el Musa’ya yapılan devrin mal kaçırma kastı ile yapılıp yapılmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılması, ilk el Musa’ya yapılan temlikin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi halinde davalının konumu itibariyle muvazaayı bilebileceğinden davanın kabul edilmesi, aksi halde reddine karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi