Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/16194 Esas 2015/5058 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/16194
Karar No: 2015/5058

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/16194 Esas 2015/5058 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/16194 E.  ,  2015/5058 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı Şirket vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarını davalı ....’ye onun da diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.
    Davalı... vekili, davalı....ve..... vekili ile davalılar......., ... ve ... davanın reddini savunmuşlardır.
    Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, açılan şufa davaları sonunda taşınmazların dahili davalılara geçtiği ve bunların yaptığı tasarrufların da muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m. 281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ).
    Somut olayda davalı 3. kişi ...’nin, kocası ile ticari ilişki içinde olan borçlunun 7 adet taşınmazını cevap dilekçesinde belirtildiği şekilde alacağa mahsuben almış olduğunu beyan etmesi karşısında dahi borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmış olmasına göre (İİK. 280/I) bu husus nazara alınmadan karar verilmiş olması isabetli değildir. Ayrıca tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceğinden bu ihtimalde dahi borçlunun zaten icra dosyası nedeniyle tüm borçtan mesul olduğu nazara alınmadan davacı tarafa borçlu için tazminat talep edip etmeyeceğinin sorulmaması da doğru değildir. Mahkemece yazılı şekilde araştırma ve incelemesi yapılarak dava sonunda, iptali istenen taşınmazların tapu kayıtlarının son durumları da belirlendikten sonra davacının bir takip dosyasında taşınmazlar üzerine haciz koydurmuş olması hususu gözden uzak tutulmadan bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.03.2015 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.