Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1266
Karar No: 2017/1082
Karar Tarihi: 07.06.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1266 Esas 2017/1082 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1266 E.  ,  2017/1082 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 5. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.10.2012 gün ve 2011/33 E., 2012/552 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 17.12.2013 gün ve 2013/921 E., 2013/29502 K. sayılı kararı ile;
    "…Davacı işçi, asılı işveren olana davalıya ait iş yerinde değişen alt işverenlere bağlı olarak 15.05.1995-27.11.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, işyerinde fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini ve hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
    Davalı işveren vekili, işyerinde endeks okuma görevlisi olarak çalışan davacı işçinin düzenlediği faturalarda bazı abonelerin su tüketim miktarını kasıtlı olarak düşük göstermek sureti ile müvekkili kurumu zarar uğrattığını, iş sözleşmesinin bu nedenle haklı sebebe dayalı feshedildiğini, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiği, davacı işçinin fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık beyanları ile ispatladığı gerekçesi ile davacının kısmen kabulüne karar verilmiştir .
    Karar davalı tarafça temyiz edilmiştir
    1-Davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamadığı da uyuşmazlık konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, davacının işyerinde fazla çalışma yaptığı iddiası davacı tanıkları tarafından doğrulanmış ise de; dinlenen tanıkların davalı aleyhine dava açtıkları ve davacıların bu konuda birbirlerine tanıklık yaptıkları anlaşılmaktadır. Davalı aleyhine dava açan işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi gerekir.
    Davacı tanıklarının aynı yönde davalarının bulunması sebebiyle menfaat ortaklığı olduğu dikkate alındığında, fazla çalışma iddiasının tereddüte yer vermeyecek şekilde ispatlanamadığı sabittir. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, fazla çalışma ücret alacağı istemi yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
    2-Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zaman aşımı defi ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder.
    Somut olayda, davacının ıslah yoluyla kısmi dava konusu yaptığı miktarları, bilirkişi raporu doğrultusunda arttırmasından sonra davalılar vekili zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Islah tarihi itibarıyla zaman aşımına uğrayan miktarlar söz konusudur. Bu sebeple yapılacak iş ıslah tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıllık süre içinde zamanaşımına uğrayan alacak miktarı yönünden bilirkişiden ek rapor almaktan ibarettir. Islahtan sonra yapılan zamanaşımı savunması değerlendirilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır..."
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde 1994 yılında endeks okuma görevlisi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 27.11.2010 tarihinde feshedildiğini, fazla çalışma yaptığını, milli bayramlarda çalıştığını ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili davacının yüklenici firma olan Yuvam Bilişim Tek. San. ve Tic. A.Ş.’de çalıştığını, 01.10.2010 tarihli yazı ile davacının bazı abonelerin sayaçlarının eksik okuduğunu, kaçak su kullananların ihbar etmediği ve iş takibi yaptığının bildirilmesi üzerine davacının yazılı açıklamada bulunduğunu, şirket tarafından 06.10.2010 tarihli yazı ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun, davacının da alacağının bulunmadığını, davanın şirkete ihbarının gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davacının davalı işyerinde toplam 11 yıl 19 gün çalıştığı, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle bilirkişinin 17.09.2012 tarihli raporu esas alındığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece ıslah dilekçesine yasal sürede davalı tarafça zamanaşımı definde bulunulduğu, zamanaşımı defi üzerine bu doğrultuda bilirkişiden ek rapor alındığı, davacı tanıklarının davaları olması nedeni ile beyanlarına itibar edilemeyeceği hususunun değerlendirilmesinde ise 6100 sayılı HMK.’nın 257. maddesi ile 1086 sayılı Kanunun 247. maddesinin daraltıldığı, yeminsiz dinlenecek tanıklara ilişkin maddenin gerekçesinde 1086 sayılı Kanunun 247. maddesinin 1 ve 2 numaralı bendinde gösterilenler dışında yer alan diğer yeminsiz dinleneceklerin bir kısmı esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu halde bu haklarını kullanmadıklarına, bir kısmının da menfaat ilişkilerine göre yeminsiz dinlenmeleri iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti ile bağdaşmaz nitelikte görüldüğünden 6100 sayılı Kanunun 257. maddesinde o kişilere yeminsiz dinlenme hakkı tanınmadığı, Kanunun gerekçesi ve amacı dikkate alındığında sırf davalarının olması gerekçesi ile iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti dikkate alındığında yalan söyledikleri sonucuna varılamayacağı, davacı tarafça fazla çalışma alacağının varlığına ilişkin olarak ibraz edilen aynı nitelikte, aynı işyeri ve aynı işi yapan işçilere yönelik emsal kararların Yargıtay denetiminden geçtiği, teknik bilirkişi raporu ve davalı tarafın fazla çalışmanın varlığına ilişkin kabul beyanı da dikkate alındığında davacı tanık beyanlarına itibar edildiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ispat kuralları çerçevesinde davacı işçinin davalı tarafça yazılı belge sunulmayan dönemler için her türlü delille ispat edebilme kuralı da dikkate alındığında fazla çalışma alacağının ispat edildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının fazla çalışma alacağının tespiti yönünden davalı ile davası bulunan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı ile davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı definin mahkemece dikkate alınıp alınmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece bozma öncesi kararda değinilmediği halde direnme kararında davacı vekili tarafından bozma sonrası dosyaya sunulan emsal kararlar ile bilirkişi raporları ve davalı tarafın emsal dosyadaki fazla mesainin varlığına ilişkin kabul beyanına dayanılarak karar verilmesinin yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, şu halde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu önsorun olarak görüşülmüştür.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
    Eş söyleyişle mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda mahkemece bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada davacı vekili tarafından bozma sonrası dosyaya sunulan emsal kararlar ile bilirkişi raporları ve davalı tarafın emsal dosyadaki fazla mesainin varlığına ilişkin kabul beyanına dayanılarak verilen karar, bozmadan önce var olmayan belgelere dayandığından usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp yeni bir hüküm niteliğindedir.
    Hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi