Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/18313
Karar No: 2015/5041
Karar Tarihi: 30.3.2015

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/18313 Esas 2015/5041 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/18313 E.  ,  2015/5041 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, müvekkillerinin oğlu/kardeşi...."ın içinde yolcu olarak bulunduğu davalı...’ın sürücüsü, davalı ....’in maliki, davalı...nin trafik sigortacısı olduğu...... plaka sayılı araç ile davalı ....’ın sürücüsü, davalı ...’nın maliki, davalı....’nin trafik sigortacısı olduğu .... plaka sayılı aracın 28/02/2009 tarihinde karıştığı kazada vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile anne.... ve baba .... için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılarından kusurları oranında müteselsilen, ... ve.... için ayrı ayrı 15.000,00 TL, kardeş.... için 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan kusurları oranında müteselsilen, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bir kısım davalılar yönünden baba.... için 12.944,97 TL’ye, anne .... için 15.119,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Daval.... vekili, davacı anne ve babaya davadan önce 11.11.2009 tarihinde toplam 9.317,76 TL ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davacı ..., kaza tarihinden önce aracın..... isimli kişiye kiralanmış olduğunu savunarak davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
    Daval..., davaya cevap vermemiştir.
    Diğer davalılar, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, kazada davalı sürücü ....’ın % 75 oranında, davalı sürücü ...’ın % 25 oranında kusurlu olduğu, araç maliki daval...’in aracını kaza tarihini kapsayan kiralama sözleşmesi ile dava dışı kişiye kiraladığı gerekçesiyle davalı.... hakkındaki davanın reddine, davacı baba Kenan için 12.944,97 TL, davacı anne ... için 15.119,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kusurları oranında davalılar...., ..., ......ve....."den kaza tarihinden itibaren (sigorta şirketleri yönünden dava tarihinden) yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline, davacı baba ve anne için ayrı ayrı 15.000,00 TL, davacı kardeş için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar....,... ve ..."ndan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacılar vekili ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2)Davacılar vekili, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebini, desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan karşı aracın sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısına kusurları oranında ve müteselsilen yöneltmiştir.
    Hükme esas alınan kusur raporunda desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsü davalı...’ın %75 oranında, karşı araç sürücüsü davalı .....’ın %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
    Bu durumda, maddi ve manevi tazminatın davalılardan ilgili oldukları aracın kusur oranı nispetinde ve kendi içlerinde müteselsilen talep edilmiş olmasına göre, mahkemece davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın ve karşı aracın kusur oranlarına isabet eden maddi ve manevi tazminat miktarları ayrı ayrı belirtilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2)Mahkemece hükme esas alınan tazminat raporunda karşı aracın trafik sigortacısı davalı .... tarafından davadan önce 11.11.2009 tarihinde davacılara yapılan ödemenin %25 kusur oranına göre hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi sonucunda...plakalı karşı araç ilgililerinin yapacağı ödemenin bulunmadığının belirtilmesine, davacının içinde bulunduğu aracın %75 kusur oranına göre davacı babanın 12.944,97 TL, davacı annenin 15.119,00 TL destek tazminatı zararının bulunduğunun tespit edilmesine ve bu miktara hükmolunmasına göre, davalı....’nin ödemeyi yargılama sırasında 21.03.2011 tarihinde yaptığı şeklinde yanlış değerlendirme de yapılarak, ödemenin kararın infazı sırasında nazara alınmasına dair hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
    3)Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla maddi tazminatın davalılardan kusurları oranında müteselsilen talep edildiği, ıslah dilekçesinde arttırılan kısmın yalnız desteğin içinde yolcu olduğu aracın sürücüsü davalı ..., maliki ... ve trafik sigortacısı ....i’nden müteselsilen talep edildiği, tazminat raporunda da karşı aracın trafik sigortacısı davalı.....’nin davadan önce yaptığı ödemenin %25 kusur oranına göre hesaplanan tazminatı karşılaması nedeniyle karşı araç ilgililerinin yapacağı ödemenin bulunmadığı belirtildiği halde, temyiz edenin sıfatına göre karşı araç maliki davalı.... yönünden maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
    4)2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin
    gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmamak kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
    Somut olayda, davalı ... desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın maliki olup olay tarihinde aracı dava dışı .....’e uzun süreli kiralamış olduğu savunmasında bulunmuştur.
    Davalı ... tarafından aracın dava dışı...’e kiralandığı dolayısıyla işleten sıfatının kalmadığına dair savunması adi yazılı kira sözleşmesine ve... tarafından yaptırılan kasko sigorta poliçesine dayanmaktadır. Mahkemece işleten sıfatının bulunmadığı sonucuna varılmış ise de davalının bu savunması başka güçlü delillerle kanıtlanmamış ve desteklenmemiş olup, ne var ki, bu konuda sunulan deliller üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte değildir. Bu konuda ibraz edilen belge ve deliller değerlendirilirken, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratılmaması gerekir.
    O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak, davalı ..."ye ait araç, dava dışı kişiye kiralandığına göre, taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, gerektiğinde işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, işletenlik sıfatının davalı ... üzerinde bulunup bulunmadığı hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    4) Davacılar vekili dava dilekçesinde tazminata olay tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesini talep etmiştir.
    Davalı ..... ve davalı.... kazaya neden olan araçların trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Eğer başvuru yoksa dava tarihinden itibaren faiz işletilmelidir. Somut uyuşmazlıkta davacılar vekilinin davadan önce davalı sigorta şirketlerine başvuruda bulunulduğu iddiası karşısında, mahkemece, sigorta şirketlerine başvuru tarihleri araştırılarak tespit edilecek temerrüt tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması gerekirken (davalı ...... yönünden ödeme tarihi 11.11.2009 tarihinden sonra olmayacak şekilde) araştırılma yapılmadan davalı sigorta şirketlerinin dava tarihinden itibaren sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün davacılar ve ...
    yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."ye geri verilmesine 30.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi