Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2265
Karar No: 2017/1081
Karar Tarihi: 07.06.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2265 Esas 2017/1081 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/2265 E.  ,  2017/1081 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.11.2014 gün ve 2013/606 E., 2014/581 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı ... vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 15.04.2015 gün ve 2015/426 E., 2015/8199 K. sayılı kararı ile;
    "...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava 15.02.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 22,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının ek dava ile bakiye maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
    İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
    Somut olayda, Davacının 26.08.2013 tarihli dava ek dava dilekçesi ile kısmi davada hüküm altına alınmayan bakiye maddi tazminat istemli olarak ek davasının dava açtığı, davalı tarafça süresi içericinde zaman aşımı definin ileri sürüldüğü uyuşmazlık konusu değildir.
    Uyuşmazlık bu tür davalarda gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği, giderek davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
    Dava konusu olayda davacının sol radius başı kırığı nedeniyle 30.04.2002 tarihine kadar raporlu kalarak 01.05.2002 tarihinden itibaren iş başı yapabileceğinin bildirildiği, sürekli iş göremezlik talebi üzerine SGK tarafından 05.12.2008 tarihli karar ile % 22 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğunun tespit edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacıya sürekli iş göremezlik tayinine esas alınan kemik kırığının niteliğine göre değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı da ortadadır. Bu duruma göre gerek olay tarihi ve gerekse 30.04.2002 istirahat sonundan itibaren çalışabileceğine ilişkin SSK İzmir Eğitim Hastanesinin 26.04.2002 rapor tarihine göre 26.08.2013 ek dava tarihinde yasanın öngördüğü 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır.
    Hal böyle olunca, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def"i nin kabul edilerek dava konusu maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. 2002 yılındaki olay nedeniyle dosyadaki bilgi ve belgelere göre 2008 yılında Kuruma yapılan başvurunun zaman aşımının başlangıcının belirlenmesi anlamında davacıya bir hak kazandırmayacağı ortadadır.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi yerine, davalının zaman aşımı define değer verilmeme nedeni açıklanmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde çalışmakta iken 15.02.2002 tarihinde iş kazası geçirdiğini ve %22.20 oranında malul kaldığını, bu zararının giderilebilmesi için İzmir 4. İş Mahkemesi’nin 2010/38 E., 2013/91 K. sayılı kararında müvekkili lehine taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL maddi tazminata hükmedildiği, söz konusu dosyada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, bu nedenle davalı işverenden tahsil edilmeyen bakiye 131.303.27-TL alacağının tahsili için ek dava açmak durumunda kaldıklarını ileri sürerek 131.303.27-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili meydana gelen iş kazasının tarihinin 15.02.2002 olduğu ve zamanaşımı süresi geçtikten sonra davanın açıldığını, bu itibarla zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacıda bulunduğunu, maluliyetin kaza sonucunda meydana geldiğine dair hiçbir delil bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece İzmir 4. İş Mahkemesinin 2010/38 E., 2013/91 K. sayılı dosyasında davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tuttuğu, kesinleşmiş karara dayanak olan 22.02.2013 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı ve davacının karşılanmamış kazanç kaybının 131.303.27-TL olduğu dikkate alındığında davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 131.303,27-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Mahkemece verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece Özel Dairenin bozma kararında belirtilen zamanaşımı define değer verilmeme nedeninin açıklanmaması yönündeki kısmına uyulmasına, ancak Özel Dairenin bozma kararında söz edilen 26.04.2002 tarihli raporda sadece sol radius başı kırığından söz edildiği, oysa davacıda omurga kırığının da bulunmasına rağmen söz konusu raporda belirtilmediği ve bu durumun İzmir Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 28.03.2007 tarihli raporunda ortaya çıkması nedeniyle zamanaşımının dolmadığı ve davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki kısmına direnilmesine karar verilmiştir.
    Direnme kararını davalı ... vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazası nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunan davacı vekilinin 26.08.2013 tarihinde açtığı (ek maddi tazminat) davadaki maddi tazminat talepleri yönünden zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır.
    Bilindiği üzere, bazı hallerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir. Böyle durumlarda zarar görenin uğradığı zararın varlığını, zarar verenin kim olduğunu, kapsam ve miktarının neden ibaret bulunduğunu öğrendiği andan itibaren zarar verenden bunun tazminini isteme hakkının doğacağı ve bu hakkına ilişkin yasal zamanaşımı süresinin de o tarihte başlayacağı açıktır. Bu bağlamda herhangi bir eylemden doğan zararın tümü bir birlik teşkil eder, birbiriyle ilgisi olmayan bağımsız zararların bir toplamı olarak görünmez, dolayısıyla zararın kapsamı ve tutarının belli olmaması zamanaşımının başlamasına engel oluşturmaz. Başka bir ifadeyle, zararın öğrenilmesi onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
    Buna karşılık, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
    Önemle belirtilmelidir ki, burada sözü edilen “gelişen durum” kavramı uygulamada çoğu kez yanlış anlaşıldığı şekilde, doğan zararın kapsamının zarar görence tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (Örneğin, buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan, böylesi bir durumu ifade eden bir kavram değildir. Başka bir anlatımla, gelişen durum kavramı salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesini ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesini ifade eder (Hukuk Genel Kurulu"nun 06.11.2002 gün ve 2002/4-882 E., 2002/874 K. sayılı kararı).
    Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut uyuşmazlığa dönüldüğünde davacının 15.02.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle %22.2 oranında malul kaldığı, davacının 1.000,00-TL maddi tazminat talep ettiği İzmir 4. İş Mahkemesi’nin 2010/38 E., 2013/91 K. sayılı dosyanın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, ek dava mahiyetinde açtığı davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğinin belirtildiği, Özel Daire’nin bozma kararında söz edilen 26.04.2002 tarihli raporda iş kazası nedeniyle davacıda sadece sol radius başı kırığının oluştuğunun açıklandığı, ancak İzmir Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 28.03.2007 tarihli raporu, Ege Üniversitesi’nin 15.02.2008 tarihli raporu ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 05.12.2008 tarihli sürekli iş göremezlik kararı değerlendirildiğinde davacıda 15.02.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle omurga kırığının oluştuğu ve bu durumun 28.03.2007 tarihine kadar tespit edilemediği, bu nedenle davacının talep ettiği tazminat yönünden zamanaşımın dava tarihi olan 26.08.2013 tarihinde dolmadığı anlaşılmaktadır.
    Buna göre açıklanan ilkeler ve somut olaya ilişkin dosyaya yansıyan delillere göre davacının talep ettiği maddi tazminat yönünden zamanaşımına uğramadığına ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.
    Ne var ki; direnme kararındaki miktarın Özel Dairece denetlenmediği anlaşıldığından miktarın denetlenebilmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle direnme uygun olup davalı ... vekilinin miktara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi