3. Hukuk Dairesi 2013/9350 E. , 2013/13343 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki nafaka davasına dair .... Aile Mahkemesinden verilen 13/09/2012 günlü ve 2012/160 E. -2012/572 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 27.02.2013 günlü ve 2013/1792 E. - 2013/3144 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların evli olduklarını, davalı kocanın açtığı boşanma davasının, davalının kusurlu bulunması nedeniyle reddedildiğini, bu tarihten sonra davalının ortak hayatın tesisi amacıyla hiçbir çaba sarfetmediğini bu nedenle davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu, hiçbir gelir ve geçim kaynağı da olmadığını iddia ederek aylık 900TL tedbir nafakası talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; boşanma davasında müvekkilinin kusurlu bulunmadığını, davalının baba evinde ikamet ettiğini ve maddi durumunun iyi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; kesinleşen mahkeme kararı gereğince nafaka davacısının ayrı yaşamakta haklı bulunduğu böylelikle davacının tedbir nafakası istemekte haklı olduğu kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, değişen ekonomik koşullar, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.02.2013 gün ve 2013/1792 E. 2013/3144 K. sayılı ilamı ile onanmış, davalı vekili onama ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede; dava dilekçesinin davalının bizzat kendisine 23.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemece, 20.04.2012 tarihinde ön incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, duruşma gün ve saatinin taraflara tebliğine karar verildiği, ancak davalının bilinen adresine gönderilen davetiyenin ""muhatabın adreste tanınmadığından"" bahisle iade edildiği, buna rağmen davalıya yeniden davtiye tebliğ edilemeden yargılamaya bu şekilde devam edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Dava, tedbir nafakası istemine ilişkin olup, basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı HMK"nun "Ön İnceleme ve Tahkikat" başlıklı 320.maddesinde göre;
""(1) Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.
(2) Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.
(3) Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hâkim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir.""
HMK"nun 320/2 fıkrasında yazılı yargılama usulünün yerine geçecek olan ilk duruşmada nelerin yapılacağı belirtilmiştir. Basit yargılama usulündeki ilk duruşma, yazılı yargılamadaki ön inceleme aşamasının yerini almıştır. Bu duruşmada, daha önce dosya üzerinden karar verilmemişse mahkeme, usule ilişkin hususlarla, hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler, daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.(6100 sayılı Yasanın 320.md Hükümet Gerekçesi)
Somut olayda ise; yukarıda da bahsedildiği üzere ön incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiştir. Bu, ilk duruşma olup bu duruşma, yukarıda anlatıldığı şekilde yazılı yargılamadaki ön inceleme aşamasının yerini almıştır ve hükümde, mahkemece tarafların dinlenmesi öngörülmüştür. Buna rağmen davalıya usulune uygun davetiye tebliğ edilememiş, davalı da duruşmalara katılamamış, yokluğunda yapılan yargılamada tanık bildirmek üzere kesin süre verilmiş, davalının bu husustan haberi olamamış, tanıklarını bildirememiştir.
6100 sayılı Yasanın 27.maddelerine göre "Hukuki Dinlenilme Hakkı" iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenleme olup; (6100 sayılı Yasanın 27.mad. Hükümet Gerekçesi) 6100 sayılı Yasanın 27, Anayasanın 36.maddesi ışığında "Hukuki Dinlenilme Hakkı" sağlanmadan taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunmaları için mahkemeye çağrılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz. Olayımızda davalının usulüne uygun olarak çağrılmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından yokluğunda yapılan tahkikat sonunda oluşturulan hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.