20. Hukuk Dairesi 2013/3636 E. , 2013/9023 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 29/01/2001 havale tarihli dilekçesi ile ... Köyünde sınırlarını bildirdiği iki parça tarlaya 30 yılın üzerinde zilyet olduğu iddiasıyla kendi adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Dava sırasında yörede yapılan kadastro sırasında, dava konusu taşınmazlar 205 ada 8 parsel 812,03 m2 yüzölçümlü ve arsa niteliği ile ve 191 ada 30 parsel 3071,87 m2 yüzölçümlü tarla vasfıyla davalı olarak tespit edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesincve görevsizlik kararı verilmiştir. Kadastro mahkemesince, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 191 ada 30 parsel sayılı taşınmaza açılan davanın kabulüne kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 205 ada 8 parsel sayılı taşınmaza açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş hüküm davalı Hazine tarafından çelişkili bilirkişi raporları ile karar verildiği, Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen harçtan sorumlu tutulduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 06/01/1998 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp davalı parseller yönünden 11/09/2009 ve 12/10/2009 tarihlerinde ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazlara komşu ve yakın komşu 191 ada 29 ve 199 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar, tapu kayıtlarına dayalı olarak kaydedildiği halde, tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren varsa haritaları ile 205 ada 5, 6 ve 9 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtları ilk tesisinden itibaren krokileri ile birlikte getirilerek keşifte uygulanmamış, 04/05/2001 tarihinde yapılan keşif sonrasında alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınnmazın 25-30 yıldır kullanılan tarım arazisi olduğunu, orman bilirkişi heyeti ise orman sayılan yerlerden olduğunu, 07/11/2012 tarihinde yapılan keşif sonrasında alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazlardan 205 ada 8 sayılı taşınmazın 10-15 yıldır tarımsal faaliyette kullanıldığını, orman mühendisi orman sınırları dışında kaldığını bildirmiş, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiştir. Eksik araştırma ve inceleme ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; çekişmeli taşınmazlara komşu ve yakın komşu 191 ada 29 ve 199 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren varsa haritaları ile ve 205 ada 5, 6 ve 9 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtları ilk tesisinden itibaren krokileri ile birlikte, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski
tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek orman yüksek mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte orman kadastro haritası ve haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı rapor alanmalı, taşınmazın orman mı yoksa orman içi açıklık alanlarda mı kaldığı tam olarak belirlenmeli, bu husus düzenlenecek krokide gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine"nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 08/10/2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.