9. Hukuk Dairesi 2020/8742 E. , 2021/3883 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ..."nda 09/03/2010 - 30/03/2014 tarihleri arasında değişen alt işverenler bünyesinde büro elemanı olarak kesintisiz şekilde çalıştığını, iş sözleşmesinin bildirim süresine uyulmaksızın ve haksız olarak işveren tarafından 30/03/2014 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının asıl işveren olarak alt işverenin işçilerine karşı yasadan ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının Belediye personeli olarak görev yapmadığını, davacının alacaklarından ihale kapsamında onu çalıştıran işverenlerin sorumlu olduğunu, ayrıca iş sözleşmesinin belirli süreli olup, kendiliğinden sona erdiğini, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Somut olayda davacı iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürerek feshe bağlı alacaklarının tahsilini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesi ise davacının ... Belediyesinde ve bu belediyenin büyükşehir belediyesine dönüştürülmesi üzerine merkez Süleymanpaşa İlçesine bağlı Süleymanpaşa Belediyesi bünyesinde dava tarihi itibariyle çalışmaya devam ettiği, iş sözleşmesinin devamı süresince kıdem ve ihbar tazminatı talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de benzer gerekçelerle, davacının dava tarihi itibariyle (4/a) sigortalı olarak iş sözleşmesine dayalı çalışmasının devam ettiği, 657 sayılı Kanuna tabi memuriyetinin söz konusu olmadığı sonucuna vararak istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Dosya kapsamına göre davacının 11.06.2014 tarihine kadar, gerek ... Belediyesi gerekse Süleymanpaşa Belediyesi bünyesinde bu belediyeler ile alt işverenler arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında kesintisiz olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, davacının son olarak 11.06.2014 tarihinde 03 kodu ile işten ayrılışı bildirilmiş, bu tarih itibariyle belediye ile dava dışı alt işveren arasındaki hizmet alım sözleşmesi devam etmesine rağmen davacının iş sözleşmesi sona ermiştir. Aynı kayıtlara göre davacının 16.06.2014 tarihinde Süleymanpaşa Belediyesine ait işyerinde işe başladığı ve dava tarihi itibariyle çalışmasının devam ettiği görülmekte ise de, bu çalışmanın iş sözleşmesine dayalı bir çalışma olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. Bu döneme ilişkin olarak davacı ile ilgili belediye arasında 5393 sayılı Belediye Kanununun 49. maddesi gereğince düzenlenen hizmet sözleşmesi bağıtlandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince bu sözleşme ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, davacının 4/a sigortalı olarak iş sözleşmesi ile çalışmaya devam ettiği sonucuna varılmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesinin 3. ve 4. fıkraları uyarınca “Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir. Sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz. Bu personelin, yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmiş kadro unvanının gerektirdiği nitelikleri taşımaları şarttır. Bu fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret, söz konusu kadro unvanı için birinci derecenin birinci kademesi esas alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"na göre tespit edilecek her türlü ödemeler toplamının net tutarının yüzde 25 fazlasını geçmemek üzere belediye meclisi kararıyla belirlenir. Genel hükümlere göre birinci dereceden kadro ihdas edilemeyen kadro unvanları için ise o kadro unvanından ihdası yapılmış en yüksek kadro derecesinin birinci kademesi esas alınır ve yapılacak ödemenin azami tutarı yukarıda belirtilen usûle göre tespit olunur. Bu fıkra hükümlerine göre çalıştırılacak personel için İçişleri Bakanlığı unvanlar itibarıyla sınırlama getirebilir. Avukat, mimar, mühendis (inşaat mühendisi ve harita mühendisi olmak kaydıyla) ve veteriner kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamına ihtiyaç duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da ayın belirli gün veya saatlerinde kısmi zamanlı olarak sözleşme ile personel çalıştırılabilir. Kısmi zamanlı olarak çalıştırılacak personel sayısı yukarıda belirtilen her unvan için birden fazla olamaz ve bunlarla yapılacak sözleşme süresi takvim yılını aşamaz. Bunlara ödenecek net ücret, aynı unvanlı kadroların birinci derecesinin birinci kademesi için yapılması gereken bütün ödemeler toplamının net tutarının yarısını geçmemek ve çalıştırılacak süre ile orantılı olmak üzere belediye meclisi kararı ile tespit edilir. Bu fıkra uyarınca sözleşmeli personel olarak çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı ödenmez ve işsizlik sigortası primi yatırılmaz. Bunlardan yaptıkları başka işler sebebiyle herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olanlar için sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primi yatırılmaz ve aynı kişi birden fazla belediye veya bağlı kuruluşta çalıştırılamaz.” Aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, “çalıştırılacak personele her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında herhangi bir ödeme yapılmaz ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdî menfaat temin edilmez. Bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Kanun"un 4. maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümler uygulanır. Bu personele ait sözleşme örnekleri sözleşmenin imzalanmasını izleyen 30 gün içinde İçişleri Bakanlığına ve Maliye Bakanlığına gönderilir.
657 sayılı Kanun’un 4/B maddesine göre sözleşmeli memur “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri” olarak tanımlanmıştır.
Açıklanan yasal düzenlemelere göre uyuşmazlık yeniden değerlendirilecek olursa, taraflar arasında “Belediye Kanunu madde 49/3 fıkrası gereğince tam zamanlı olarak çalışacak personele ilişkin hizmet sözleşmesi” bulunmakta olup, sözleşmede davacının Teknik Hizmetler Sınıfı 8 Derece Teknisyen (bilgisayar-yazılım) kadrosunda sözleşmeli personel olarak çalışacağı düzenlenmiştir. Davacının bu sözleşmeye göre 16.06.2016 tarihinde başlayan çalışmasının iş sözleşmesine dayalı bir çalışma olmadığı, sözleşmeli personel statüsünde çalışan davacının işçi sayılmayacağı açıktır. Sözleşmede davacının sosyal güvenlik yönünden (mülga) 506 sayılı Kanuna tabi olduğunun kararlaştırılması bu sonucu değiştirmez (Kapanan 22. Hukuk Dairesinin 2017/23225 E ve 2016/31064 E. sayılı dosyalarında verilen kararlar da aynı doğrultudadır). Somut olayda, davacı ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin 11.06.2016 tarihinde sona erdiği, davacının 16.06.2016 tarihinde başlayan çalışmasının ise iş sözleşmesine dayalı bir çalışma olmadığının kabulü gerekirken, ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesince iş sözleşmesinin devam ettiği sonucuna varılması yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan, iş sözleşmesinin 11.06.2016 tarihinde sona erdiği, davacının bu tarihten kısa bir süre sonra sözleşmeli personel olarak aynı işyerinde çalışmaya başladığı dikkate alındığında, sözleşmenin davacı işçi tarafından ‘işçilikten sözleşmeli personel statüsüne geçiş sebebiyle’ sona erdirildiği açıktır. Davacı taraf da, yargılama aşamasında memuriyete geçtiğini ve çalışmasını memur olarak sürdürdüğünü ifade etmiştir. İş Kanunu’nda haklı fesih sebepleri sayılmış olup, sözleşmeli personel statüsüne geçmek, işçi yönünden haklı bir fesih sebebi değildir. Bu halde davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanması mümkün değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddine dair karar sonucu itibariyle yerinde görüldüğünden, bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı temyizi yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Yıllık izin ücreti feshe bağlı alacaklardandır. İş sözleşmesi devam ettiği sürece, yıllık izin ücreti alacağının talep edilebilmesi mümkün değildir. Yıllık izin ücreti, iş sözleşmesi sona erdiği anda muaccel hale gelir. İzin ücretine hak kazanma bakımından iş sözleşmesinin sona erme biçiminin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Somut olayda mahkemece, davacının dava dışı alt işverenler ve belediye bünyesinde çalışmaya devam ettiği, iş sözleşmesinin dava tarihi itibariyle sona ermediği gerekçesiyle yıllık izin ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak, bozma kararının birinci bendinde açıklandığı gibi taraflar arasındaki iş sözlemesinin 11.06.2016 tarihi itibariyle sona erdiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu halde davacının kullanmadığı yıllık izin süresine ait ücretleri talep edebilmesi mümkündür. Yıllık izin ücreti talebi yönünden işin esasına yönelik inceleme yapılmalı, oluşacak sonuca göre davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir.
Eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgileye iadesine, 16.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.