Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17270
Karar No: 2020/6377
Karar Tarihi: 19.10.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17270 Esas 2020/6377 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacının tapu tahsis belgesine dayalı olarak, taşınmazın tapusunun iptalini ve kendi adına tescilini talep ettiği davada, mahkeme davanın kabulü ile taşınmazın bir kısmının tapu iptaline karar vermiş, ancak diğer ortakların davaya dahil edilmemesi nedeniyle karar infaza uygun değildi. Mahkeme ayrıca, pay itibariyle karar verilmesi gereken durumda pay oranını belirtmeden sadece miktar belirterek karar vermiştir.
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet yapısının ortaklık bağından kaynaklandığı ve ortakların oybirliği ile karar almaları gerektiği T.M.K.nun 702/2 maddesi ile belirtilmiştir. Ancak, tek ortak dava açabileceği ve devam edebilmesi için diğer ortakların muvafakatlerinin alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir (İçtihadı Birleştirme Kararı, 11.10.1982). Bu nedenle mahkeme taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girerek hüküm kuramaz.
2981 sayılı İmar Affı Kanunu'nun 10. ve devamı maddelerine göre dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep ettiği belirtilmiştir.
14. Hukuk Dairesi         2016/17270 E.  ,  2020/6377 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05/09/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/07/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının murisi ..."ın Tapu Tahsis Belgesi ile zilyedi bulunduğu 2273 ada, 2 parsel iken imar ıslah çalışmaları sonucunda 4407 ada, 3 ve 4 parsel numarası alan taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanununa tabi yerlerden olduğunu, 2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Kanunla değişik 10. ve devamı maddeleri gereği dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın kabulü ile 4407 ada, 3 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın tamamı ile 4407 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın 32 m2"sinin tapusunun iptali ile tapuya davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. T.M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. T.M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
    Somut olaya gelince; dava konusu tapu tahsis belgesinin sahibi muris ...’ın mirasçılık belgesine göre davacı dışında bir mirasçısının daha bulunduğu, ancak diğer mirasçı ...‘ın davada taraf olarak yer almadığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda mahkemece, elbirliği ortaklarının tamamının davaya dahil edilerek muvafakatlerinin alınması, ortakların tümünün davaya muvafakati sağlanamazsa terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacı tarafa süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de; mahkemece pay itibariyle tapu iptal ve tescile karar verilmesi halinde iptaline karar verilen payın miktarı açık bir şekilde gösterilerek, pay itibariyle hak sahibi kişiye payın tesciline, geri kalan hissenin ise davalı adına ipkasına karar verilmesi gerekirken, 4407 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden pay oranı belirtilmeden 32 metrekarelik kısmının iptali şeklinde, infaza elverişli olmayan bir hüküm kurulması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi