8. Hukuk Dairesi 2011/6723 E. , 2011/6339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyet
... ile Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğü aralarındaki dava hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.03.2010 tarih ve 304/223 sayılı hükmün Dairenin 26.05.2011 gün ve 6203/3117 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, Dairemizin 26.5.2011 tarih 2010/6203 Esas, 2011/3117 Karar sayılı bozma ilamının dosya kapsamına uymadığını açıklayarak müvekkili lehine bozulmasını ve mahkeme kararının onanmasını istemiştir.
Dairemizin bozma ilamında mahalli bilirkişi ve şahitlerin keşifteki beyanlarına atıf yapılarak, taşınmazın öncesinde davacının ebeveynlerinden kaldığı, ancak intikal şekli ve taksim konusunda açıklamada bulunmadıklarına işaret edilerek terekenin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, TMK. nun 701 ve 702. maddelerine göre, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp haklarının taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olduğu ve terekenin tamamını kapsadığı, topluluk devam ettiği sürece tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiş ve davacının mirasçılardan biri olarak tek başına dava açmasının kanuna uygun olmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozulmuştur.
Karar düzeltme talebi üzerine yapılan incelemede; keşif tutanağında mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazın kimden ne şekilde davacıya intikal ettiği hususunda herhangi bir beyanlarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde taşınmazın davacıya ebeveynlerinden kaldığı ve taksimen davacıya intikal ettiği yönündeki beyanı, keşif mahallinde şahit ve bilirkişilerce ifade edilmiş gibi kabul edilmiştir. Bu bir maddi yanılgıdır. Şahit ve bilirkişilerin taşınmazın davacıya kimden nasıl kaldığı yönünden herhangi bir beyanı bulunmamaktadır. Bu hususun araştırılmaması kanuna aykırıdır. Çünkü, davacı vekilinin beyanına göre taşınmaz davacıya murislerinden intikal etmiştir. Ancak, dosya arasında bulunan ve davacıya ait olduğu anlaşılan 156 parselin kadastro tutanağının edinme sütununda 101 ada 156 numaralı parselin davacı ... oğlu ...’a babasından intikalen ve taksimen kaldığı yazılı olup bu hususun Kadastro Mahkemesinin 1999/23 Esas, 2001/2 Karar sayılı ilamıyla da belirlenip kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu 101 ada 147 parsel, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce 1992 yılında kanal geçirilmesi nedeniyle, kanal vasfına dönüştüğü açıklanarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi uyarınca Hazine adına tespit görüp tapuya tescil edilmiştir. Davacının tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu kısım fen memuru bilirkişilerin hazırladığı rapora göre kendisine mirasen ve taksim yoluyla intikal eden 156 parselin tabi uzantısı durumundadır. Davacının 156 parseldeki edinme sebebinin 147 parselin fen memuru bilirkişinin krokisinde 147 A olarak gösterdiği yeri de kapsadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin maddi yanılgıya dayalı 26.5.2011 tarih 2010/6203 Esas, 2011/3117 Karar numaralı bozma ilamı kaldırılarak, mahkemece verilen 12.3.2010 tarih 2007/304 Esas, 2010/223 Karar sayılı ilamının ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 55,35 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 112,87 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.