![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2017/610
Karar No: 2020/2380
Karar Tarihi: 08.06.2020
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/610 Esas 2020/2380 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 1239 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi ile 1581 ve 1582 sayılı parsellere ayrıldığını, bu işlem sırasında yapılan yanlışlık nedeniyle 1582 parselin davacı adına olması gerekirken davalı ... adına, 1581 parselin ise davalı ... adına olması gerekirken kendi adına tescil edildiğini, bu nedenle Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/199E. sayılı dava dosyası ile görülen tapu iptali ve tescil davası neticesinde taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline, 1582 parselin davacı adına, 1581 parselin davalı ... adına tesciline karar verildiğini, fakat yargılama devam ederken mahkemece tapu kaydına tedbir konulmadığı için taşınmazın icra takibi neticesinde satılarak davalı banka adına tescil edildiğini, sonuç itibariyle iptal ve tescile ilişkin ilamın infaz edilemediğini, bu şekilde oluşan tapu kaydının ise yolsuz olduğunu ileri sürerek, 1582 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...İİK"nun 134/1 maddesinde ise “İcra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur.” denilmiştir. Bu yasal düzenlemelere göre, ihale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurum taşınmazın mülkiyetini ihale tarihinde kazanmış olacağına göre, dava konusu taşınmazı iyi niyetle satın aldığının anlaşılması halinde davalı ...."nin bu ediniminin korunacağı kuşkusuzdur. Ancak mahkemece davalı bankanın iyi niyetli olup olmadığı yönünde araştırma yapılmamıştır. Hâl böyle olunca; davalı Bankanın kazanımının iyi niyetli olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılarak, bu yöndeki taraf delillerinin eksiksiz toplanması, mülkiyetin iyi niyetle edinildiği sonucuna ulaşılması halinde, davalı Bankanın Türk Medeni Kanunu"nun 1023. maddesinin korumasından yararlanacağı gözetilerek davanın reddine; yolsuz tescili bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğunun saptanması halinde ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 30.11.2011 tarih ve 2010/199 Esas, 2011/260 Karar sayılı hükmü ile, çekişmeye konu 1581 ve 1582 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile, 1582 parsel sayılı taşınmazın davacı ..., 1581 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verildiği, anılan kararın 14.02.2012 tarihinde kesinleştiği, borçlu ... aleyhine Antalya 11. İcra Müdürlüğünün 2010/1786 sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi neticesinde ipotekli 1582 parsel sayılı taşınmazın yapılan ihale sonucu davalı ... Bankasına satıldığı, ihalenin kesinleşmesi üzerine 02.03.2012 tarih, 1078 yevmiyeli işlemle davalı Banka adına tescil işleminin sağlandığı, davacının kararın infazı için 25.06.2012 tarihinde Tapu Müdürlüğüne yaptığı başvurunun, taşınmazın bir başkası adına kayıtlı olduğundan bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Diğer taraftan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Somut olayda, davalı Bankanın çekişme konusu taşınmazı alacağına mahsuben cebri icra yoluyla edindiği, taşınmazın öncesine ait kayıtları araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı ... ve davalı ... arasındaki tapu iptali ve tescil davasından haberdar olduğuna dair dosyaya bilgi ve belge yansıtılamadığı, dolayısıyla kötü niyetli olduğunu söyleyebilme olanağının da bulunmadığı açıktır.
Hâl böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.