19. Hukuk Dairesi 2018/1025 E. , 2019/5541 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1808 esas ve 2017/3353 karar sayılı ve 30.10.2017 tarihli istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına ilişkin kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 05.02.2018 tarihli davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair verilen kararın davalı vekilince duruşma ve adli yardım talepli temyiz edilmesi üzerine mahiyeti gereği davalı vekilinin duruşma talebinin reddiyle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının 01.04.2012 tarihli sözleşmeye istinaden davalı şirketin Diyarbakır, Konya ve Malatya"daki hastanelerine elektrik tedarik ettiğini, 28.10.2013-30.06.2013 tarihleri arasında davalı şirketçe kullanılan elektrik bedeline ait toplam 541.469,46 TL tutarında 16 adet fatura kesilerek davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalının elektrik satış bedelinden mütevellit 541.469,46 TL tutarındaki borcunu ödememesi üzerine davalıya gönderilen ihtarnameninde sonuçsuz kalması üzerine davalı şirket aleyhine takip başlattıklarını ileri sürerek davalının icra takibine haksız itirazının iptaline, takibin devamına, takip borçlusu davalının alacağın % 20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketinin bünyesinde ... Konya Hastanesi, ... Malatya Hastanesi ve Üniversal Diyarbakır Hastanesi olmak üzere üç ayrı hastanenin müstakil birer şubeden ibaret bulunmakta olup tabiatıyla müstakil birer işletme özelliğinde olduğunu, icra takibine konu edilen faturaların üç ayrı hastane açısından dağılımlarının ne olduğunun ödeme emrinde ve dava dilekçesinde belirtilmediğini, ayrıca faturaların kadri marufluğunun ve hizmetin davacı şirket tarafından yerine getirildiğinin kanıtlanması zorunluluğunun bulunduğunu, davacı şirkete verilen 859.354 TL tutarındaki banka teminat mektubu davacı tarafından nakte tahvil edilmiş ise takibe konu borca mahsubunun gerektiğini, davacıya vaki borcun aylık 150.000 TL"lik taksitler halinde ödenmesi hususunda mutabakat sağlandığını ve taksitlerin davalı tarafından kesintisiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı ...nin de içinde yer aldığı universal hastaneler grubu altında yer gösteren ... Sağlık Hizmetleri ve Eğitim A.Ş, ... Sağlık Hizmetleri A.Ş, Manisa Özel Sağlık Tesisleri San ve Tic. A.Ş, ... Hospital Grup Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti ve Vatan Sağlık Kompleksi San ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı arasında elektrik enerjisi tedarik ve revize sözleşmelerinin imzalandığı, 23.07.2013 takip tarihi itibariyle 16 adet tahakkuk eden elektrik faturalarından kaynaklı davacı şirketin davalıdan 541.469,46 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2013/18309 esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 541.469,46 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinin atfı nedeniyle Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunu"nun 51. maddesi gereğince yıllık % 16.8 geçmemek üzere ve değişen oranlarda gecikme zammı uygulanmak sureyile takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalı borçlunun likit olan alacak nedeniyle % 20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince adli yardım talepli istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İlk derece mahkemesince, 06.02.2017 tarihli kararı ile davalı vekilin adli yardım talebinin reddine karar verilmiş, bu kararın davalı vekilince adli yardım talepli istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nin 16.06.2017 tarihli kararı ile adli yardım talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin itirazı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1 D.İş ve 13.07.2017 tarihli kararı ile davalının adli yardım talebinin reddine ilişkin itirazının kesin olmak üzere reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce davalı tarafa 17.07.2017 tarihli muhtıra gönderilerek eksik istinaf nispi harcının yatırılması istenmiş, davalı vekilince muhtıra gereğinin yerine getirilmemesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi"nin 30.10.2017 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karar davalı vekilince maktu harç yatırılarak adli yardım talepli temyiz edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince 23.01.2018 tarihli muhtıra ile nispi temyiz harcının yatırılması istenmiş, muhtırada verilen 7 günlük kesin süre içerisinde davalı vekilince bakiye temyiz harcının yatırılmaması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi"nin 05.02.2018 tarihli kararı ile davalının temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karar davalı vekilince maktu temyiz harcı yatırılarak adli yardım talepli temyiz edilmiştir.
İstinaf mahkemesince, istinaf nispi harcının yatırılmaması nedeniyle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olup bu karara karşı davalı vekilinin maktu harç yatırmak suretiyle temyiz başvurusunda bulunması üzerine mahkemece bu kararın istinaf mahkemesince Yargıtay’a gönderilmesi gerekirken bu kararın temyizinin nispi harca tabi olduğu düşünülerek muhtıra çıkarılmak suretiyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalının bu kere istinaf mahkemesinin temyiz isteminin reddine yönelik kararını davalı vekilinin maktu harç yatırarak temyiz ettiği, nispi harç gerekir ise adli yardım talep ettiği anlaşılmıştır.
1-Davalının temyiz için gerekli başvuru harcı ve maktu harcı yatırmış olması nedeniyle herhangi bir adli yardıma ihtiyacı olmayacağından ve ayrıca şirket olması nedeniyle adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir.
2-Davalının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1808 esas ve 2017/3353 karar sayılı ve 05.02.2018 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1808 esas ve 2017/3353 karar sayılı ve 30.10.2017 tarihli istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik kararının temyiz isteminin incelenerek davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan 30.10.2017 tarihli kararın onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin adli yardım talebinin reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1808 esas ve 2017/3353 karar sayılı ve 05.02.2018 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1808 esas ve 2017/3353 karar sayılı ve 30.10.2017 tarihli istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik karara ilişkin davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 12/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.