22. Hukuk Dairesi 2015/14162 E. , 2016/27896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı aleyhine işe iade davası açıldığını, davanın kabulüne ilişkin kararın onanarak kesinleştiğini, kesinleşen işe iade kararı üzerine kanuni on günlük süre içinde işe başlatılma talebinde bulunulmasına rağmen davalının kanuni otuz günlük süre içinde işe başlatmadığını ve işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için davalı aleyhine takip başlatıldığını ve davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takip konusu alacağın % 20" sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 10.05.2012 tarihinde ... 16. Noterliği vasıtasıyla işe iade talebinde bulunduğunu, ihtarname metninin 4857 sayılı İş Kanunu"nun ve Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığını, ihtarnamede davacının adresinin belirtilmediğini, alacak talebine rağmen banka hesap bilgisi bulunmadığını, ihtarnamenin müstenidatı hariç hiçbir yerinde asıllarının ve vekillerin adreslerinin belirtilmediğini, davalı işverenin ... 41. Noterliğinin ihtarnamesiyle davacıyı işe davet ettiğini, davacıya ait ihtarnamenin dayanağı vekaletnamedeki adrese tebliğe çıkartıldığını, ihtarnameyi tebellüğ eden muhatabın ihtarname metniyle bağlı olduğunu, davalının davacıyı işe başlatma iradesinin açık ve net olduğunu ve davalının davacı vekilinin konuyla ilgisiz bir icra takibindeki adresini esas almasının beklenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacı vekili tarafından düzenlenen işe başlatma talepli ihtarnamede iki çalışanın isminin birlikte yazıldığı, mahkeme dosya numaralarından sadece birinin yazıldığı, ihtarnamede ne müvekkillerin ne vekilin adresinin yer almadığı, alacakların ödenmesi talep edildiği halde ödeme yerinin bildirilmediği gibi davalı işveren vekilince işe başlama talepli ihtarnameye cevaben düzenlenen ihtarnamede işe başlama taleplerinin kabul edildiğinin ve belirtilen süre içerisinde belirtilen adrese başvurmaları gerektiğinin bildirildiği, bu bildirimin davacı veya vekiline tebliğ edilememesinin sorumluluğunun davacı vekiline ait olduğu, davacı vekilinin iddia ettiği gibi taraflar arasında başka dava ve takipler söz konusu olsa da muhatabın diğer dosyalardan davacı ve vekilinin adresini araştırma yükümlülüğü olmadığı, davacının işe iade talebinin samimi olmadığı ve davalı işverenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusunun ve işverenin işe davetinin samimi olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanun"un 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
4857 sayılı Kanunda işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İşçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işverene iletebileceği gibi, vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile de ulaştırabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen görüşü bu yöndedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.06.2009 gün ve 2009/9-232 esas, 2009/278 karar).
İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört , en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir.
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
Somut olayda, kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı vekili tarafından kanuni on günlük süre içinde 10.05.2012 tarihli ihtarname ile davacı ile birlikte iki işçi için işe başlatılma talebinde bulunulduğu, ihtarnamede vekilin ya da işçilerinin adresinin bulunmadığı, talebin davalıya tebliği üzerine davalı tarafından 17.05.2012 tarihli ihtarname ile davacı vekilince gönderilen ihtarnamenin ekindeki müstenidat vekaletnamede belirtilen adrese işe davet yazısı gönderildiği, ancak işe davet ihtarının 22.05.2012 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, işe davet yazısı kendisine ulaşmayan davacının da işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, davacı vekili tarafından düzenlenen işe başlatma talepli ihtarnamede iki çalışanın isminin birlikte yazıldığı, mahkeme dosya numaralarından sadece birinin yazıldığı, ihtarnamede ne müvekkillerin ne vekilin adresinin yer almadığı, alacakların ödenmesi talep edildiği halde ödeme yerinin bildirilmediği gibi davalı işveren vekilince işe başlama talepli ihtarnameye cevaben düzenlenen ihtarnamede işe başlama taleplerinin kabul edildiğinin ve belirtilen süre içerisinde belirtilen adrese başvurmaları gerektiğinin bildirildiği, bu bildirimin davacı veya vekiline tebliğ edilememesinin sorumluluğunun davacı vekiline ait olduğu, davacı vekilinin iddia ettiği gibi taraflar arasında başka dava ve takipler söz konusu olsa da muhatabın diğer dosyalardan davacı ve vekilinin adresini araştırma yükümlülüğü olmadığı, davacının işe iade talebinin samimi olmadığı ve davalı işverenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği gerekçesiyle itirazın iptali davasının reddine karar verilmişse de; tebligat yapılacak kişinin tebliğ evrakında belirtilen adreste bulunmaması ve bu sebeple tebligat yapılamaması halinde adres araştırması yapılması gerektiğinin ve ayrıca davalı tarafından davacı işçinin işverence bilinen son adresine ya da mernis sisteminde kayıtlı adresine tebligat yapılabileceğinin düşünülmemesi isabetli olmamıştır. Zira işverence gönderilen işe davet yazısının bila tebliğ iade edildiği tarih itibari ile henüz bir aylık işe davet süresinin dolmadığı, işverence bu sürede işçi vekilinin yeni adresi araştırılabileceği gibi işçinin bilinen son adresine ya da mernis sisteminde kayıtlı adresine de davet gönderilebileceği açıkken, işverenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğinden söz edilemez. Bu durumda; davalının işe davetinin samimi olmadığı anlaşıldığından davacının işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacakları hesaplanarak oluşacak sonuca göre eldeki itirazın iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.