Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6570
Karar No: 2013/8982

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/6570 Esas 2013/8982 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/6570 E.  ,  2013/8982 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekili Avukat ... ile davalılar ..., ..., ... vekili Av. ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Kadastro sırasında ... Mevkii 209 ada 12 parsel sayılı 19423,86 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/6 payı ..., 7/16 payı ..., 1/16 payının verâsette iştirak olduğu belirtilerek, ..., ..., ... ve ölü olduğu belirtilerek ... 7/16 payının verâsette iştirak olduğu belirtilerek ..., ..., ... ve ... adlarına tesbit edilmiştir.
    Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, zilyetlikle edinilemeyeceği, tesbitin iptali ve Hazine adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır.
    Yargılama sırasında 04.10.2009 tarihinde öldüğü anlaşılan, ...ile ölü olduğu belirtilerek yararına tesbit tutanağı düzenlenen ... mirasçıları ..., ... davaya devam etmişlerdir.
    Mahkemece, Hazinenin davasının kabulüne, çekişmeli parselin tesbitin iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ..., ... ve ... vekili Avukat ... ile davalılar ..., ..., ... vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilân edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahdidi, 1981 yılında yapılıp 13.05.1982 tarihinde ilân edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise 30.07.1982 tarihinde ilân edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun, 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması mevcuttur.
    Mahkemece, bilirkişi raporlarında (B) işaretli olarak gösterilen bölümde ekonomik amacına uygun zilyetlik bulunmadığı, diğer bölümlerinde bulunan antik kalıntıların 1. grup tescilli alan olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, 5663 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı kabul edilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de, Dairenin iade kararı üzerine aldırılan ek raporda ekonomik amaca uygun olarak kullanılmayan bölüm (B), arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölüm (C) ve geriye kalan bölüm de (A) harfi ile gösterilmiştir. Kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritaları ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporu ile tescil davasına konu edilen taşınmazın orman bilirkişi raporunda, yörede 1967 yılında kesinleşen
    orman sınırları dışında bırakıldığı sonraki çalışmalarda durumun değişmediği, çekişmeli parselin 1959 ve 1996 memleket haritalarında orman olarak nitelendirilmediği, orman sayılmayan, ziraat arazisi olduğu, eylemli orman ve orman toprağı olmadığı, ziraat uzman ve jeolog bilirkişi raporlarında da 209 ada 12 sayılı parselin 40-45 yıl önce imar - ihya edilerek tarım alanı niteliğiyle kullanılan kadim tarım alanı olduğu bildirilmiş, yerel bilirkişi ve tanıklar da, çekişmeli parselin tesbit tarihinden geriye doğru en az 20 yıl süreyle davacı gerçek kişiler ve bayileri tarafından malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız tarım alanı olarak zilyet edildiği bildirilmiştir. Bu raporlarla orman sayılmayan yerlerden olduğu saptanan çekişmeli 209 ada 12 sayılı parselin ek raporda (A) ile gösterilen bölümünün, zilyetlikle edinilemeyecek yerlerden olduğu söylenemez.
    Gerek, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu; gerekse, bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda; keşif ve bilirkişi delili, takdiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarını yeterli olmadığı belirlendiği takdirde yapılacak iş, tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
    O halde, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bir fen elemanı, bir arkeolog bilirkişi ve bir ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dava konusu taşınmazın imar ihya edilmeyen bölümü, arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölümü imar ve ihya edilerek ekonomik amaca uygun zilyetliğin sürdürüldüğü bölümü yüzölçümleri ve koordinatları ile birlikte infaza elverişli olarak tespit edilmeli, arkeolojik kalıntıların yer aldığı bölüme ilişkin olarak, kalıntıların 1. grup arkeolojik kalıntı olup olmadığı ile bu bölümün 1. veya 2. derecede arkeolojik sit alanı olup olmadığı ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"ndan sorularak saptanmalı, 1. veya 2. derecede arkeolojik sit alanı olması halinde 5663 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra taşınmazın ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunan bölümüne ilişkin açılan davanın reddine, imar ihya edilmeyen ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı bölüme ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekmektedir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Türkan, Kamil, Ayşegül, Güllü, Saniye, ..., ... ve ... vekili Avukat ... ile davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 08/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi