8. Hukuk Dairesi 2011/2173 E. , 2011/6265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine ve Gözlüce Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.12.2010 gün ve 214/286 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde, kadastro çalışmaları sırasında 106 ada 1 ve 105 ada 1 sayılı taşınmazların Hazine adına tespit ve tescil edildiklerini, murislerinden kalan yerler olduğunu, ölümü ile mirasçıları arasında yapılan rızai taksim sonucu kendisine kaldığını belirterek anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuş, temyiz dilekçesinde ise dava konusu yerlerin mera olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece, 106 ada 1 ve 105 ada 1 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle aynı vasıf ve miktarda davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu parsellerin murislerinden kaldığını ve paylaşım sonucu kendisine düştüğünü bildirmiş, 01.12.2010 tarihinde yapılan keşifte ise taşınmazların dedesiyle babası tarafından sürekli kullanıldığını, çayır niteliğinde bulunduğunu, halen 40 yılı aşkın bir süreden beri kendisi tarafından çayır olarak kullanıldığını bildirmiş, ancak rızai taksimin ne şekilde yapıldığı konusunda bir açıklamada bulunmamış, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarda bu konuda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır.
Bu nedenle öncelikle dava konusu taşınmazların davacının babasının ölümünden sonra yapılan paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya kalıp kalmadığının, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, babasının ölümü ile mirasçılar arasında yapılan rızai paylaşım sonucu davacıya düşmüş veya satış ya da bağış yoluyla intikal etmiş ise davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin hiçbir duraksamaya yer verilmeden yerine getirilmesi gerekmektedir.
Şayet taşınmazlar davacının babasından kalmış ve mirasçılar arasında bir paylaşım yapılmamış, satış, bağış ya da miras payının devri yoluyla davacıya kalmamış ise murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince terekeye dahil bir taşınmaz için davacının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi düşünülmelidir. Çünkü, TMK.nun 702. maddesinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmaları zorunludur. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı terekenin tamamı üzerinde söz konusudur. Davacı sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan dava koşulunun yargılama sırasında tamamlanması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle miras bırakana ait veraset belgesinin davacı taraftan istenerek dosya arasına alınması ve duruma göre dava yürütülmelidir.
Bundan ayrı davalı ... vekili, dava konusu parsellerin mera olduğunu temyiz dilekçesinde açıkladığına göre bu konuda mahkemece gerekli araştırmanın yapılması gerekir. Mera savunması kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. Bu bakımdan taşınmazların bulunduğu Gözlüce Köyü"ne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının İl ve İlçe Özel İdare, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulması, varsa kadim ve tahsisli meralara ait kayıt ve belgeler ile haritalar getirtilerek dosya arasına konulması, parsellere komşu aynı ada 110 ve 72 sayılı parsellerin mera niteliğiyle tespit edildikleri gözetilerek taşınmazların bulunduğu yörede Mera Komisyonunca 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri uyarınca mera çalışmasının yapılıp yapılmadığının İl Tarım ve İl Özel Müdürlüğünden sorulması, varsa Mera Komisyonunca yaptığı çalışmalara ilişkin tüm kayıt ve belgeler getirtilerek dosya arasına konulması, ondan sonra yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla tüm kayıt ve belgelerin zemine uygulanması, dava konusu parsellerin tahsisli ve kadim mera kayıtlarıyla haritaları içinde kalıp kalmadığının saptanması, aynı biçimde anılan taşınmazlar hakkında Mera Komisyonunca bir işlem yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, kayıt ve belgeler kapsamında kalmadığının saptanması halinde bu taktirde kadim mera araştırmasının yapılması, dava konusu parsellerin kadim meradan elde edilen yerlerden olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, uyuşmazlığın meraya ilişkin bulunması nedeniyle meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yöreyi bilen yaşlı bilirkişilerin mahkemece belirlenmesi, aynı biçimde komşu köyler halkı arasından tanıklarını seçip bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. (HMK.m.243-244) maddesi uyarınca keşif yerine davetiye ile çağrılmaları, aynı Kanunun 259. (HMK.m.259) maddesi gereğince uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK.nun 265. (HMK.m. 261) maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla dava konusu parseller ile çevresindeki mera parselleri bir bütün olarak gerek toprak gerekse bitki örtüsü açısından bitişiğindeki meraların devamı niteliğinde olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.