13. Hukuk Dairesi 2016/22734 E. , 2020/3052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile ... İli, ... İlçesi ... Sitesinden bağımsız bölüm satın aldığını ancak yaşam merkezi vaadiyle satılan konutun her türlü imkandan yoksun olduğu, vaat edilen hiçbir özelliğe sahip olmadığını belirterek; gizli ayıplar yönünden şimdilik 6.000,00-TL ve eksik ifa teşkil eden hususlar yönünden şimdilik 20.000,00-TL olmak üzere toplam 26.000,00-TL"nin konut bedelinin ödendiği tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş olup, bilahare dosyaya sunulan 17.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla gizli ayıplar yönünden 12.410,00 TL, eksik ifa yönünden 20.000,00 TL olarak taleplerini yükselttiklerini belirtmişlerdir.
Davalılar, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacının gizli ayıplar yönünden bağımsız bölümünde meydana gelen değer kaybı olarak bilirkişi raporu ile belirlenmiş olan 12.410,00 TL"den 6.000,00 TL"ye dava tarihi olan 02/12/2013 bakiye 6.410,00 TL"ye de ıslah tarihi olan 17/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faiziyle davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının eksik işlere yönelik talebinin de reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm temyiz taleplerinin reddi gerekir.
2-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK"nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının 29.08.2008 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün davacıya 01.12.2008 tarihinde teslim edildiği ve 02.12.2013 tarihinde de eldeki bu davanın açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda “gizli ayıp”lı olarak belirtilen imalatlar ile ilgili olarak; belirtilen gizli ayıpların 5 yıldan çok önce ortaya çıkabilecek nitelikte olduğu hususu belirtilmiş ise de; “gizli ayıp” olarak nitelendirilen (derz, kaplamaların kalkması,balkon döşeme seramiğinde eğimin ters yapılması ve diğer gizli ayıplı olduğu belirtilen hususlar..) ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. Yine TBK"nun 223 (BK"nun 198. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Hal böyle olunca mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatlara ilişkin ayıpların tek tek neler olduğunun belirlenerek, ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi ve tarafların delilleri dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz taleplerinin REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 3. bent gereğince davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 211,93 TL harcın davalılar; Emlak Planlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret A.Ş, ... İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş, ...ne, 211,93 TL harcın davalı-...ne harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.