Hukuk Genel Kurulu 2015/1652 E. , 2018/568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.03.2012 gün ve 2009/620 E., 2012/83 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 10.12.2012 gün ve 2012/7979 E., 2012/27687 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını belirterek milli bayramlarda çalışma ücreti, hafta sonu çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının kurum aleyhine Gaziantep 2. İş Mahkemesinde 2007/18 esas sayılı dosya ile yine fazla çalışma alacağına yönelik dava açtığını beyanla derdestlik itirazında bulunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının daha önce açtığı davada milli bayram ücreti ve hafta tatili ücret alacağından feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı 29.07.2009 tarihli oturumda imzalı beyanında “Gaziantep 3. iş mahkemesinde bu hususlarda dava açtığımızdan milli bayram ve hafta sonu çalışma ücreti talebimizden feragat ediyoruz” demiş, mahkemece bu talepler için feragat nedeniyle davanın reddine, diğer talepler için davanın kabulüne karar verilmiş ve karar 9. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir.
Mahkemece daha önce alacak taleplerinden feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı alacak taleplerinden değil davayı takipten feragat etmiş olup haktan vazgeçilmiş değildir.
Bu sebeple davacının alacak taleplerine ilişkin olarak taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, milli bayram tatili ile hafta tatili ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin hafta tatili ve milli bayramlardaki çalışmalarının karşılığı olan ücretlerinin ödenmediğini, 15.08.2002 tarihi ile müvekkilinin işine son verildiği 05.04.2006 tarihleri arasındaki hafta tatili ve milli bayram tatili alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının müvekkili aleyhine daha önce Gaziantep 2. İş Mahkemesinde 2007/18 Esas sayılı dosya ile yine fazla çalışma alacağına yönelik dava açtığını ve henüz bu davanın sonuçlanmadığını, bu sebeple derdestlik itirazını ileri sürdüklerini, esas yönünden ise davacının alacağının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının Gaziantep 2. İş Mahkemesinin 2010/510 E., 2011/37 K. sayılı dosyasında milli bayram ile hafta tatili alacaklarından feragat ettiği ve verilen hükmün Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 23.05.2011 tarih, 2011/15368 E., 2011/14660 K. sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, bu dosya ile mevcut dosyanın dava konusunun aynı olduğu, aynı tarihler arası dönem için hafta tatili ile milli bayram ücretlerinin talep edildiği, kesinleşmiş mahkeme kararında feragat nedeniyle reddine karar verilen bir alacağın yeniden talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece Gaziantep 2. İş Mahkemesinin 2010/510 E. sayılı dosyasında davacının beyanına değil niyetine bakılarak karar verildiği, oysa mahkeme kararında taleplerinden feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, kesinleşmiş bir kararda geriye dönülerek davacının niyetine bakılamayacağı, feragatın davanın özüne ilişkin olduğu, burada davacı tarafça davayı takipsiz bırakılması seçeneği varken feragat edilmesi ve özellikle feragat nedeniyle reddine karar verilmesi karşısında bunun takipten feragat olarak değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; direnme konusu davadan daha önce açılan ve tarafları, konusu, sebebi aynı olan başka bir davada, davacı vekilinin yargılama sırasındaki beyanının, davadan feragat mi yoksa davayı takipten feragat mi olarak değerlendirileceği, burada varılacak sonuca göre somut olayda dava şartı olarak kesin hüküm bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle davadan feragat kavramından kısaca bahsetmekte yarar bulunmaktadır.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, davanın taraflarından birinin (davacının) netice-i talebinden vazgeçmesidir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (mülga HUMK. m.79), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir. Ancak bazı istisnai hâllerde feragat davayı sona erdirmez (Örn: hizmet tespiti davaları).
Bilindiği gibi feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz (Postacıoğlu, İ. E.:Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, İstanbul 1975, s. 479).
Ne var ki, bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması yasa gereğidir. Davadan feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurucu nitelikte olması nedeniyle bütün bu özellikleri içermesi zorunludur.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2005 gün ve E:2005/11-242, K:2005/249; 29.04.2009 gün ve E:2009/13-76, K:2009/120; 29.04.2009 gün ve E:2009/12-112, K:2009/126 sayılı kararlarında da benimsenmiştir (Feragatin açık olmasına ve söylenen sözün özüne bakılmasına dair olan kararlar için ayrıca bkz. Hukuk Genel Kurulu"nun 7.1.1970 gün E:1969/2-681, K:1970/11;13.1.1972 gün ve E:1970/8-773, K:1972/164;1.11.1978 gün ve E:1977/575, K:1978/906 sayılı kararları ile davacının beyanın takipten vazgeçme iradesini içerdiği yönünde 18.11.1998 gün E: 1998/7-818, K: 1998/822 sayılı kararı).
Yine Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 22.05.1987 gün ve E:1986/4, K:1987/5 sayılı kararının gerekçesinde ise yasaların uygulanmasında, hakların korunması doğrultusunda hareket etme gereği karşısında, açık bir irade beyanı olmadan davadan feragat edildiği sonucunun çıkarılamayacağı kabul edilmiştir.
Öğretide de feragatin açık ve kesin olması gerektiği belirtilmektedir (Belgesay, M. R.: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Cilt:I, İstanbul 1939, s.254; Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, Cilt:I-II, İstanbul 1997, s.573; Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: IV, İstanbul 2001, s. 3593; Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.552-553).
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacının eldeki davada 15.08.2002 ile 05.04.2006 tarihleri arasındaki hafta tatili ve milli bayram alacaklarının tahsilini talep ettiği, alacak miktarını fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle 4.000,00 TL olarak belirlediği, Gaziantep 2. İş Mahkemesinin 2008/445 E. sayılı dosyasında ise davacının fazlaya dair haklarını saklı tutarak aynı dönem ve aynı talepler için toplam 3.000,00 TL alacağı olduğunu belirttiği, eldeki davanın daha sonra açıldığı ve dava devam ederken Gaziantep 2. İş Mahkemesinin 2008/445 E. sayılı dosyasında 29.07.2009 tarihli celsede davacı vekilinin “bilirkişi raporunu usul yönünden kabul etmiyoruz. Milli bayram ve hafta sonu fazla mesai ücretleri alacağına ilişkin talebimizden 3.İş Mahkemesinde dava açtığımızdan ve bu dosyada derdesttir, bu dosyada bu taleplerimizden feragat ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğu ve Gaziantep 2. İş Mahkemesince hafta tatili ücret alacağı ve milli bayram ücret alacağına ilişkin talebin feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2009/49682 E., 2010/21636 K. sayılı kararı ile davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile fazla çalışma alacağı yönünden kararın bozulduğu ve mahkemece bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.05.2011 tarih 2011/15368 E., 2011/14660 K. sayılı kararı ile onanarak hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı Gaziantep 2. İş Mahkemesindeki beyanını, eldeki davayı açtıktan sonra gerçekleştirmiş ve eldeki davayı açması sonucu ilk davayı takipten vazgeçmiştir.
Nitekim açıklanış tarzı ve eldeki davanın derdest olması dikkate alındığında davacının haktan feragat etmediği, anılan beyanının davasını o zaman için takip etmemeye yönelik olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle somut olayda kesin hükmün varlığından söz edilemez.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının önceki davada davasından feragat ettiği, feragatin davaya son veren tek taraflı bir işlem olması sebebiyle kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, bu kararın Özel Dairece onanarak kesinleştiği, eldeki davada feragatle kesinleşen dava konusu miktar yönünden kesin hüküm söz konusu olduğu ancak kalan kısım yönünden kesin hüküm söz konusu olmadığı, bu kısım yönünden delillerin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, açıklanan nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.
Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı tarafından davalı aleyhine daha önce açılan davada, belli bir dönem için fazla mesai ücreti olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 3.000,00 TL talep edilmiş iken, davacı tarafından daha sonra davalı aleyhine açılan başka bir davada açılanaynı dönem için fazla mesai ücreti olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 4.000,00 TL talep edilmiş ve daha sonra ilk açılan davada davadan feragat edilmiş ve ilk davada feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar onanarak kesinleşmiştir.
Yerel mahkemece, davacının daha önce açılan davadaki talebinden feragat etmesi nedeniyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece, davacının önceki davada davasından değil davayı takipten feragat etmiş olduğu, işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı oy çokluğu ile bozulmuştur.
Özel Daire’nin Sayın Başkanı ... ise, davanın 4.000,00TL için açıldığı, bu davanın önceki davada feragat edilen kısmının 3.000,00TL olduğu gözetilerek geriye kalan 1.000,00TL yönünden işin esasına girilmesi gerektiğini belirterek bozma gerekçesine katılmamıştır.
Davacı önceki davada davasından feragat etmiştir. Feragat davaya son veren tek taraflı bir işlem olup kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Nitekim mahkemece de davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiş ve bu karar özel dairesince onanarak kesinleşmiş ve şekli manada da bir kesin hüküm oluşmuştur.
Usulde, davayı takipten feragat şeklinde bir müessese yoktur.Davacı sadece davalının açık muvafakati ile davasını geri alabilir. Somut olayda ise böyle bir durum yoktur.
Bu itibarla yerel mahkeme kararının Özel Daire’nin Sayın Başkanı ...’nın isabetli görüşü gibi bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan saygı değer çoğunluğun gerekçesi ile oluşan bozma kararına muhalifim.