Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/7223
Karar No: 2013/8884

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/7223 Esas 2013/8884 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/7223 E.  ,  2013/8884 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı .... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı gerçek kişiler vekili, 05.10.2009 tarihli dilekçesiyle, müvekkillerinin ... Mevkiinde bulunan ve Ekim 1962 tarih ve 42 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında olan taşınmazın maliki olduklarını, ancak müvekkillerine ait tapunun kadastro çalışmaları sırasında uygulanmadığını, fakat ... Asliye Hukuk mahkemesinin 1996/220 – 1997/125 sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararıyla da taşınmazın müvekkillerinin tapulu arazisi olduğunun kabul edildiğini, ayrıca kadastro çalışmalarından önce bahse konu yerde kamulaştırma yapacak olan EPDK tarafından mülkiyet tespitinin yaptırıldığını ve bu yerin müvekkillerine ait olduğunun belirlendiğini iddia ederek, ada ve parsel sayısı belirtmeden dava konusu yerin tapusunun iptali ve müvekkilleri adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Dosya arasında bulunan fen bilirkişisi ...’ın 20.07.2010 tarihli raporundan, dava konusu edilen taşınmazın krokide 161/A ile gösterilen 4377,02 m² yüzölçümündeki bölümünün ... Çayı yatağı içinde sular altında, aynı krokide 161/B ile gösterilen 5936,46 m² yüzölçümündeki bölümün ise, 161 ada 1 sayılı orman parseli içinde yer aldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılan 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz kısmen orman alanı içinde, kısmen orman alanı dışında bırakılmıştır.
    Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı gerçek kişiler, Ekim 1962 tarih ve 42 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak dava açmalarına rağmen mahkemece tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren revizyonları ile birlikte sorulup getirtilmemiş, yerel bilirkişi ve fen bilirkişi aracılığı ile yerine usulünce uygulanıp tapu kaydının kapsamı belirlenmemiş, dava konusu taşınmazın kısmen ... Çayı’nın aktif yatağı içinde bulunduğu ifade edilmesine rağmen keşfe jeolog bilirkişi götürülmemiş, yine keşifte görev alan fen bilirkişisi.... çekişmeli yerin kısmen 161 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığını beyan etmiş, ancak orman bilirkişisi .... taşınmazın tahdit dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu ifade etmesine rağmen fen bilirkişi ile orman bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmemiş, yine orman bilirkişisinin raporu çelişkili ve yetersiz olmasına ve denetime olanak verecek şekilde aplikeli gösterim ihtiva etmemesine rağmen bilirkişiden çelişkileri giderecek ve denetime olanak verecek şekilde ek rapor alınması veya yeni bilirkişi heyetiyle yeniden orman araştırması yapılması gerektiği düşünülmemiştir. Özetle; mahkemece alınan raporlar, çekişmeli taşınmazın öncesi ile şimdiki niteliğini ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Nitekim, mahkemece de, bu hususta bir kanaate varılmadığı için taşınmaz üzerinde HES inşaatı yapılması nedeniyle dava konusu taşınmazı tespit etmenin mümkün olmadığı şeklinde kanunî olmayan bir gerekçeye dayanılarak hüküm kurulmuştur. Mahkemenin, dayandığı gerekçe yerinde olmadığı gibi, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama yukarıda belirtilen yönler itibariyle eksik, yetersiz ve çelişiktir.
    Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş; devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
    Bu nedenlerle; öncelikle, davacı gerçek kişilerin dayandıkları, Ekim 1962 tarih ve 42 sıra numaralı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren (Eski Türkçe olması halinde Eski Türkçe kayıtlarının tercüme ettirilmesi veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığı"ndan istenerek) tüm gittileri ve varsa krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon durumu sorularak, revizyon gömüş ise, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, (... Mahallesi çalışma alanı kapsamında kalan dere ötesi komşular dahil) en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir jeoloji mühendisi, bir harita mühendisi, yerel ve tespit bilirkişileri ile tarafların gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde, yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; dayanak tapu kaydı, 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmeli, sınırında orman olduğundan 20/C maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmeli, miktar fazlasının sınırdaki ormandan açıldığı kabul edilmeli, sınırlarda adları okunan komşular çizilecek kroki üzerine kadastro tespit malikleri ile bağ kurularak yazılıp, keşfi izleme olanağı saptanmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırıldıktan sonra dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu belirlendiği takdirde, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, jeolog bilirkişiden dava konusu edilen yerin aktif dere yatağı olup olmadığı veya kısmen aktif dere yatağı ise, aktif dere yatağı olan bölüm veya bölümlerini belirleyecek şekilde rapor alınmalı, aktif dere yataklarının tescile konu olamayacağı da gözetilip toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen şekilde araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar Yavuz Turfan ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi