1. Hukuk Dairesi 2017/1720 E. , 2020/2357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 380 ada 9 parsel sayılı taşınmazda 1/3 pay sahibi Vicdan Hilmen"in İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19/07/1984 tarihli 1983/1924 Esas, 1984/1038 Karar sayılı ilamı ile 16/01/1977 tarihinden itibaren gaipliğine ve kan hısmının bulunmaması nedeniyle Hazinenin yasal mirasçılığına karar verildiğini, Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesinin 13/06/2001 tarihli 1999/957 Esas, 2001/607 Karar sayılı ilamı ile ..., Recep Akıncı, Rıza Akıncı ve Mehmet Akıncı"nın Beyoğlu 15. Noterliğince düzenlenen 15/12/1972 tarih ve 21961 yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi dayanak yapılarak mirasbırakan Vicdan Hilmen"in adına kayıtlı dava konusu taşınmazdaki payının iptali ile adlarına tesciline karar verilerek hükmün 28/01/2002 tarihinde kesinleştiğini, davalılar tarafından başkaca davalar açılarak muaraza nedeniyle tapuda adına tescil işleminin yapılamadığını, mirasçı olması nedeniyle mülkiyeti tescilden önce kazandığını ileri sürerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin sahteliğinin tespitine, taşınmaz üzerindeki tüm şerhlerin kaldırılmasına, taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iyiniyetli üçüncü kişi olduklarını, taşınmazın parası ödenerek satın alındığını, kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü halinde daha önce ferağa icbar davası sonucu verilen hükmün hukuki sonuçlarını ortadan kaldıracağından eldeki davanın dinlenilmesine olanak bulunmadığı, ancak iade"i muhakeme yolu ile mümkün bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece "...Gerçekten de, bir hükmün ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ve bertaraf edilebilmesi ancak 6100 sayılı ...nun 374 ve takip eden (1086 sayılı HUMK.nun 445 ve devamı) hükümleri gereğince elde edilecek yeni bir hükümle mümkündür. Fevkalade kanun yolu olan iade"i muhakeme yolu dururken olağan yoldan açılan bir dava ile aynı sonuca ulaşmak olanaksızdır. Esasen Hazinenin sahteliğin tespiti isteğinde hukuki yararı mevcut olup,sahteliğin tespiti halinde iade"i muhakeme yoluna başvurabileceği kuşkusuzdur. Buna göre tapu iptal ve tescil davasının usul bakımından reddine karar verilmiş olması doğrudur.Bu yöne değinen hazinenin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine, Ancak, davada tapu iptal ve tescil isteği yanında ferağa icbar kararının mesnedi olarak kabul edilen gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin sahte olduğunun tespiti de istenilmiştir.Gerçekten de anılan gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin sahte olduğu tespit edilir ise buna dayalı olarak ferağa icbar davası sonucu elde edilen hükmün iade"i muhakeme yolu ile ortadan kaldırılacağı sabittir.Bu durumda ise davacının hukuki yararının yokluğundan sözedilemez.O halde anılan sözleşmenin sahte olup olmadığı yönündeki isteğin incelenmesi ve sahte olup olmadığının ortaya çıkarılması zorunludur.Nitekim 6100 sayılı yasanın 106. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde aynen “ ...... bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi istenebilir” hükmü öngörülmüştür. Böylesi bir isteğin ise ancak tespit davası ile mümkün olacağı tartışmasızdır. Öyleyse; mahkemece sahteciliğin tespiti yönündeki istek konusunda tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ileri sürdükleri delillerin toplanması ondan sonra bu istek bakımından bir karar verilmesi gerekirken bu isteğin de mahkemece reddedilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği değerden reddedildi. Tetkik Hakimi ..."ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 08/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.