22. Hukuk Dairesi 2016/15298 E. , 2019/4161 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 20. İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. F. Ecemiş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin Başbakanlığa bağlı hazine müsteşarlığında temizlik elemanı olarak 15.09.1996 tarihinde çalışmaya başladığını, 1999 senesinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmaya devam ettiğini ve emekli olduğu 28.08.2013 tarihine kadar çalışmasını sürdürdüğünü beyanla kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının Hazine Müsteşarlığı"nın alt işverenleri yanında çalıştığı dönemde hizmet akdinin kıdem tazminatını hak eder şekilde feshedilip feshedilmediği uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 21.06.1996-29.09.1999 arası Hazine Müsteşarlığı alt işverenleri, 08.03.1999-31.07.2013 yılında ise davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü alt işverenleri yanında çalıştığı belirtilerek, 1475 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca hizmet sürelerinin birleştirilmesi sureti ile hesaplama yapılmıştır.
1475 sayılı Kanunun 14.maddesi 5.fıkrası "Yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarında işçinin hizmet akdinin evvelce bu maddeye göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesi suretiyle geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Buna göre mahkemece davacının Hazine Müsteşarlığı alt işverenlerinde çalıştığı dönem ile ilgili işten ayrılış bildirgeleri de temin edilerek davacının bu döneme yönelik çalışmasının kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir şekilde sona erip ermediği araştırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığını belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının çalışma süresi boyunca sunulan belgeler doğrultusunda sadece 2 yıl izin kullandığı kabul edilmiştir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK 194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının çalışma süresi göz önüne alındığında, bu süre boyunca sadece iki yıllık izinlerini kullanmış olması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, davacı asilin çalışma süresi boyunca kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre de davacının 21.06.1996-29.09.1999 arası Hazine Müsteşarlığı alt işverenleri, 08.03.1999-31.07.2013 yılında ise davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü alt işverenleri yanında çalıştığı kabulü ile kıdem tazminatına esas hizmet süresi bulunmuş ise de Hazine Müsteşarlığı dönemi işten çıkış tarihi (29.09.1999) ile davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğün"de işe başladığı tarih (08.03.1999) karıştırıldığından mükerrer hesaplama yapılması da hatalı olmuştur.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.