Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/8648 Esas 2015/5420 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/8648
Karar No: 2015/5420
Karar Tarihi: 15.09.2015

Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/8648 Esas 2015/5420 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sulh Ceza Mahkemesi, bir kişinin hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada beraat kararı vermiştir. Temyiz edilen kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendiğinde, Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçeler dikkate alınarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde, sanığın suçu kabul etmediği için TCK'nın 129/3 maddesinin uygulanamadığının belirtildiği ve suçlamayı kabul etmeyen sanık için delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu ifade edilmiştir. Ancak CMK'nın 148/4 ve 213. maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere göre, sanığın önceki ifadesinin okunabilmesi için iki ifade arasında çelişki olması ve ifadenin hakim, mahkeme ya da Cumhuriyet Savcısı tarafından alınması veya kollukta alındığı taktirde ise ifadeye müdafiinin katılmış olması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, sanığın kolluk ifadesi duruşmada okunamayacağı ve hükme esas alınamayacağı göz önünde bulundurularak, yerel mahkemenin beraat kararı onanmıştır.
Kanun maddeleri:
- TCK'nın 129/3 maddesi: Bir kimseye, düşmanca duyulan bir hisle hakaret etmek.
- CMK'nın 148/4 maddesi: Müdafi

18. Ceza Dairesi 2015/8648 E. , 2015/5420 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede; sanığın soruşturma aşamasındaki beyanı gözetilerek TCK"nın 129/3 maddesinin uygulanması yerine delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması talep edilmiş O Yer Cumhuriyet Savcısı ise sanığın soruşturma aşamasında suçu ikrar ettiğini, duruşmada suçlamayı kabul etmediği, beyanlar arası çelişkinin giderilmesini talep etmiş, ise de;
CMK"nın 148/4 maddesinde yer alan "Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz" ve aynı yasanın 213. maddesinde yer alan "Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir." şeklindeki yasal düzenlemelere göre; sanığın önceki ifadesinin duruşmada okunmasının ilk koşulunun iki ifade arasında çelişki bulunması, ikinci koşulun ise sanığın önceki ifadesinin; hakim, mahkeme ya da Cumhuriyet Savcısı tarafından alınması veya kollukta alındığı taktirde ise ifadeye müdafiinin katılmış olmasıdır.
Somut olayda her ne kadar sanığın kolluk ifadesinde katılanın hakareti üzerine kendisinin de katılana hakaret ettiğini kabul etmesine rağmen bu ifadenin müdafii huzurunda alınmadığı, duruşmada bu ifadenin doğrulanmadığı bu nedenle sanığın kolluk ifadesinin duruşmada okunamayacağı, hükme esas alınamayacağı gözetilmek suretiyle yapılan incelemede;

Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan ... ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 15/09/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.