Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3160
Karar No: 2020/5109
Karar Tarihi: 29.09.2020

Resmi Belgede Sahtecilik - başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/3160 Esas 2020/5109 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2018/3160 E.  ,  2020/5109 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi Belgede Sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Pazarcık Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2007/326 Esas, 2007/415 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyetin, 5237 sayılı TCK"nin 141/1. maddesinde yazılı basit hırsızlık suçuna ilişkin olduğu ve 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK"nin 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilip getirilmediği araştırılıp sonucuna göre söz konusu ilam ya da tekerrüre esas teşkil eden adli sicil kaydında yer alan sair ilamlar esas alınarak TCK"nin 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun infaz aşamasında değerlendirilmesi, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hüküm fıkrasına fazladan yazıldığı anlaşılan ""TCK"nın 268/1 maddesi delaletiyle"" ibarelerinin mahallinde hüküm fıkrasından çıkartılması ile 5237 sayılı TCK‟nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık ve vasisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
    Adli Emanetin 2014/1490 sırasında kayıtlı suça konu nüfus cüzdanı aslının dosyada delil olarak saklanması yerine, 5237 sayılı TCK"nin 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanık ve vasisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK‟nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından "Adli Emanetin 2014/1490 sırasında kayıtlı bulunan suça konu eşyanın TCK‟nin 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine" ilişkin cümlenin çıkartılarak yerine "Adli Emanetin 2014/1490 sırasında kayıtlı suça konu nüfus cüzdanı aslının dosyada delil olarak saklanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    2- Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelenmesinde;
    TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, hakkında aranma kararı bulunan sanığın bulunmasına yönelik kolluk denetimi sırasında, yakalanmamak maksadıyla, ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz etmesi ve ifadesi için emniyete götürülmesi üzerine gerçek kimliğini beyan etmesinden ibaret eylemde; tutulan tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiği, bu aşamada ... adına düzenlenmiş bir adli ya da idari soruşturma belgesi veya tutanak bulunmaması nedeniyle TCK’nin 268. maddesindeki ""başkasının kimlik bilgilerinin kullanılması suçu"" oluşmadığı gibi, TCK"nin 206/1. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun da unsurları itibari ile oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanık ve vasisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 24.01.2014 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 29.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi