Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/8185
Karar No: 2019/4196
Karar Tarihi: 16.04.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/8185 Esas 2019/4196 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/8185 E.  ,  2019/4196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi




    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ..., maliki olduğu 426 ada 16 parsel sayılı taşınmazı, davalıların yapılaşmak suretiyle kullandıklarını ileri sürerek, elatmalarının önlenmesine, yapıların yıkılmasına ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar Cemil ve Ceylan, taşınmazla bir ilgilerinin bulunmadığını, diğer davalı ... ise, yapıyı kadastro tespitinden önce inşa ettiğini, imar affı kapsamında tapu tahsis belgesi almak amacıyla bedeli yatırdığını ayrıca taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğuna dair şerh olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, taşınmaza müdahalelerinin bulunmadığı gerekçesiyle davalılar ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, davalı ..."in haksız işgalci olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne, davalının, muvafakat ile taşınmazı kullandığı gerekçesiyle de ecrimisil isteğinin reddine dair verilen karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, tarla nitelikli 426 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışması sonucu 17.01.1979 tarihinde davacı ... adına tescil edildiği ve halen adına kayıtlı bulunduğu, taşınmazın 2012 yılı imar planında yeşil alanda kaldığı, davalı ..."in 24.05.1983 tarihinde imar affı kapsamında yapı için davacı ... başkanlığına müracat ederek tapu tahsis belgesi almak amacıyla bedelini aynı tarihli makbuz içeriğine göre yatırdığı, taşınmazın tapu kaydında " üzerindeki kargir ev şagil ..."e aittir " şeklinde şerh olduğu ve dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağında da yapının tespitten 3 sene önce inşa edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanunu"nun 683. maddesi uyarınca şey üzerinde mülkiyet hakkı sahibi, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahip olup malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabilir.
    Öte yandan; başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Türk Medeni Kanunu"nun 684. ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapılar üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmaz maliki ile muhdesatı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanunu"nun 722, 723 ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 722. maddesinde; taşınmaz malikinin rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının yıkımını isteme hakkı tanınmış, yıkım masrafının yapı malikine ait olacağı hükme bağlanmış, Türk Medeni Kanunu"nun 723/son maddesinde ise “...yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bir başka ifadeyle; başkasının taşınmazına yapı yapan, ağaç diken malzeme sahibinin iyiniyetini ispat etmesi gerekir. Burada genel kuralın aksine, 14/02/1951 tarihli ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile yerleşik Yargıtay kararları uyarınca, malzeme sahibine iyi niyetli olduğunu ispat yükü getirilmiştir. İyiniyet kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece de re"sen gözönünde tutulmalıdır.
    Diğer taraftan; Türk Medeni Kanunu"nun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, Türk Medeni Kanunu"nun 725. maddesinden kaynaklanan taşkın yapı müstakilen temliken tescil davasına konu edilebileceği gibi taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi davasında savunma yoluyla da talepte bulunulması olanaklıdır.
    Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerin sonucu olarak yargısal uygulamalarda; kadastro görmüş, çapa bağlanmış yerlerde iyiniyetin ispat şekli kısıtlanarak, adeta resmi belgelerle ispat edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Bu durumda çaplı taşınmaza kendi malzemesi ile yapı yapan veya ağaç diken kimse, kural olarak iyiniyet savunmasında bulunabilir veya açtığı temliken tescil davasında iyiniyetli olduğunu iddia edebilir. Ancak iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için kendinden beklenen özeni göstermesi, Tapu Müdürlüğüne veya Belediye İmar Müdürlüğüne başvuruda bulunarak görevlendirilecek kadastro teknisyeni veya harita mühendisinin çap sınırlarını işaretleyip göstermesi, malzeme sahibinin bu sınırlar içerisine yapısını yapması gerekir. Açıklanan yöntemle çap sınırlarını tespit edip resmi memurun gösterdiği sınırlar içerisine yapısını yapan kimse kendinden beklenen özeni göstermiş sayılır. O halde, çaplı yere yapı yapan, ağaç diken malzeme sahibi iyiniyetini yukarıda açıklandığı şekilde ispat etmediği taktirde iyi niyetli kabul edilemeyeceği açıktır.
    Somut olay yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davalının kadastro tespitinden önce taşınmaza yapı inşa ettiği, taşınmazın tapu kaydında yapının davalı ..."e ait olduğuna dair şerh bulunduğu ve davalının tapu tahsis belgesi alacağı inancı ile bedelini ödediği ve bu suretle davalının, yapılanmada iyiniyetli olduğu açıktır.
    Hal böyle olunca; yapının kaim bedeli yönünden davalı ... lehine hapis hakkı tanınarak elatmasının önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi