Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/7478
Karar No: 2015/8149
Karar Tarihi: 28.04.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/7478 Esas 2015/8149 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/7478 E.  ,  2015/8149 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, 28.06.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun ve 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması gerektiğinin tespiti ile konusu kalmayan diğer talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25"inci maddelerinde kollektif, adi komandit ve sermayesi payalara bölünmüş komandit şirketilerin bir kısım ortakları ile limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Sonraki değişikliklerde de anonim şirketilerin kurucu ortaklarının zorunlu sigortalılığı hükmü korunmuştur. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre ise, zorunlu sigortalılık kapsamından anonim şirketlerin kurucu ortakları çıkarılmıştır. 5510 sayılı Kanunun geçici 22. maddesinde de, anonim şirketlerin kurucu ortaklarından daha önce 1479 sayılı Kanunun 24. maddesine tabi olarak sigortalı olanlardan sigortalılıklarını devam ettirmek isteyenlerin bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı talepte bulunmaları halinde sigortalılıklarının aynen devam ettirileceği, bu süre içerisinde talepte bulunmayanların sigortalılıklarının ise 01.10.2008 tarihi itibariyle sona ereceği düzenlenmiştir.
    Diğer Bağ-Kur sigortalılık durumları için kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma temel unsur olarak düzenlenmiş iken, şirket ortakları açısından böyle bir koşul getirilmemiş ve uygun nitelikte şirket ortaklığı zorunlu sigortalılık için yeterli görülmüştür.
    Yine, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunla bazı maddeleri dışında mülga 1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesine paralel nitelikte bir düzenleme bulunmadığı için kural olarak hizmet tespiti davası açılmasının mümkün olmadığını dikkate alan kanun koyucu, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Kuruma tescil edilmemiş kişilere zaman zaman tescil imkânı tanımış ve ayrıca istek halinde primi ödenmek şartıyla geçmişteki çalışmaların değerlendirilmesi imkanı sağlamıştır.
    Bu amaçla ilk defa 2654 sayılı Kanun ile 1972 – 1982 yılları arasındaki vergiye kayıtlı süreler için borçlanma imkânı getirilmiş (ek geçici 13’üncü madde) ve daha sonra çıkarılan 3165 sayılı Kanun ile 2654 sayılı Kanunda öngörülen başvuru süresi uzatılmıştır. Daha sonra bu kapsamda 619 sayılı Kanun hükmünde Kararname’nin geçici 1’inci maddesi ile kayıt ve tescilsiz sigortalılara 04.10.2000 tarihinden itibaren yeniden tescil imkânı getirilmiş, ancak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Devamında 02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47’nci maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 18’inci maddede “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49’uncu ve ek 15’inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Son olarak, 5510 sayılı Kanunun Geçici 8"inci maddesinde, "Bu Kanunun 4 üncü Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendine göre sigortalı sayılanların hak ve yükümlülüğü ise 7 nci Maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre başlar. Ancak, bu Kanunun 4 üncü Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32’si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu Kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir." düzenlemesi getirilmiştir.
    İnceleme konusu somut olayda, davacının, 31.05.2011 tarihli dilekçesine istinaden limited şirket ortaklığı nedeniyle 06.06.2011 tarihli giriş bildirgesi ile 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/1-b statüsünde tescilinin yapıldığı ve prim borçlarının 6111 sayılı Kanun çerçevesinde yapılandırıldığı, ödeme şartlarına riayet edilmemesi nedeniyle yapılandırmanın bozulduğu, davacı tarafından ibraz edilen, Kurumun 04.10.1988 gün ve 025310 sayılı belgesine (28.06.1988 tarihinden itibaren 11234 sicil numaralı anonim şirketin kurucu ortağı olan davacının tescile davetine ilişkin) dayanılarak tescilinin, 31.12.1987 (8672 sicil numaralı Ltd.Şti. ortaklığı) tarihine çekildiği, daha öncesinde herhangi bir prim ödemesi bulunmayan davacının, 06.01.2015 tarihinde 6552 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanarak prim borçlarını ödediği, Mahkemece sigortalılığın tespiti talebi yönünden konusuz kalan davanın esası hakkkında karar verilmesine yer olmadığına, 6111 sayılı Yasa"dan yararlanılması gerektiği yönündeki talebin ise, kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilebilmesi için, uyuşmazlık konusu çekişmenin ortadan kalkması, başka bir anlatımla, her iki tarafın da, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmamış olması gerekir.
    Diğer taraftan; Dairemizin 10.02.2015 tarihli geri çevirme kararı üzerine, gönderilen kayıt ve belgelerden, davacı sigortalının işbu davaya konu edilen 28.06.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın kabul edildiğinin net bir şekilde anlaşılamaması karşısında, davacı vekilinden; talep konusu ve hüküm altına alınması istenilen sigortalılık süreleri, davalı Kurumdan; sigortalılığın kabul edilip edilmediği, edilmiş ise, kabul edilen sigortalılık süreleri, tarihleri ve hangi gerekçeler ile kabul edildiği sorularak, davaya konu dönem ile, Kurumun kabulüne konu tarihler açıklıkla belirlenmeden, buna göre davanın konusuz kalıp kalmadığı saptanmadan, sigortalılık sürelerinin tespitinden sonra, 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanma istemi hakkında değerlendirme yapılması gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
    Açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme- araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi