Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu 8 parsel sayılı taşınmaza davalıların yapılaşmak suretiyle tecavüz ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında dava tarihinden önce davalı İ... K.."nın ölmüş olduğunun anlaşılması üzerine mirasçıları ile yine taşınmazı kullandığı bildirilen B... C... Davaya dahil edilmişlerdir.
Davalı L. ile dahili davalılar H..., A... Ve B..., çekişme konusu yerleri 3. bir şahıstan satın aldıklarını, tapulu olduğunu bilmediklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı F..."nin tecavüzünün bulunmadığı, dahili davalı B... hakkında da usulünce açılmış dava bulunmadığı gerekçesi ile bu şahıslar yönünden davanın reddine, davalı L... İle İ... mirasçılarının haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan davacıya ait çekişme konusu taşınmaza elattıkları gerekçesi ile bu davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, L... Ö... İle Dahili Davalı H... K... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalılar F... ve B... Yönünden davanın reddine, davalılar L.. İle İ... Mirasçıları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kayden davacıya ait 8 nolu imar parseline, davalılar L... ile İ... K... Mirasçılarının, kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları olmadan yapılanarak elattıkları belirlenmek suretiyle, elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı L... Ö... İle dahili davalı H... K... "nın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; çekişme konusu taşınmaz 07.11.1990 tarihindeki imar sonucu davacı adına kayıtlı olup, davalı L...1985-1987 yılından beri, H... ise 1990 yılından beri çekişme konusu yerleri kullandıklarını belirtmişlerdir. Davacı bu süre içerisinde, davalıların kullanımına ses çıkarmamış, dava tarihine kadar da bir ihtar göndermemiştir. Bu durumda, taraflar arasında Borçlar Kanunu"nun 299. maddesi hükmü uyarınca sözlü ariyet sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerekir. Süresiz olan bu kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle aynı yasanın 304. maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla ariyete son verildiği düşünülmelidir.
Bilindiği üzere, gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.
Öyle ise, davalıların, dava tarihine kadar taşınmazı davacının izni ile kullandığı ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığı kabul edilmelidir. Bu durumda, dava tarihinden önceki dönem için davalıların fuzuli şagil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; dava değerinin, elatılan yerin değeri ile kabul edilen ecrimisilin toplamından ibaret olduğu ve nispi karar ilam harcının bu değer üzerinden alınması gerekirken eksik harca hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
Davalıların, temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.