13. Hukuk Dairesi 2017/2910 E. , 2020/3051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, müteveffa ..."ın, davacılardan ..."in eşi, diğer davacılarında anneleri olduğunu, müteveffanın, davalı hastanede sezaryen yöntemiyle ikinci çocuğu olan, davacı ..."ı dünyaya getirdiğini, sezaryen sırasında ve sonrasında kardiyopulmoner sorunlar çıktığını, hastanede yatışının akabinde, hastanın taburcu edildiğini,hasta taburcu edildikten sonra ise vefat ettiğini, hastanın derhal taburcu edilmemesi ve kalpteki rahatsızlık için tedaviye devam edilmesi gerektiğini ,genç yaşta vefat eden müteveffa nedeniyle davacıların büyük acılar çektiklerini ve ızdırap duyduklarını beyan ederek şimdilik davacılar için 1.000,00"er TL"den toplam 3.000,00 TL maddi tazminat ile davacı ... için 50.000,00 TL, diğer davacılar içinse 75.000,00"er TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 21.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişler.
Mahkemece maddi ve manevi tazminat nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastane ve davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması iddiası nedeniyle istenilen maddi ve manevi tazminata ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (TBK 502.506). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, TBK 510maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı ... kuruluşları için de geçerlidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas kurulundan rapor alınmış ve rapora göre davalı doktor ve hastane yönetimine kusur atfedilemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir
Mahkemece de bu görüşün kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar, eksik inceleme olduğunu belirterek rapora itiraz etmiştir. İlgili rapor davacının itirazlarını karşılar mahiyette değildir. O halde, mahkemece; üniversiteden, davacıların itirazları karşılayan, konusunda uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik (aralarında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile kardiyoloji uzmanı) bulunan bilirkişi kurulundan, davalıların gerekli özen ve dikkati gösterip göstermediği, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığı hususlarını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 712,30 TL harcın davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.