7. Hukuk Dairesi 2021/5779 E. , 2021/2638 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/04/2007 gününde verilen dilekçe ile asıl davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı davada satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 16/03/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı; davalının düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile babasından kalan tüm miras hisselerini tamamen davacıya satmayı vaad ettiği olgusuna dayalı olarak tapu iptal tescil talep etmiştir.
Davalı, muvazaa ve inançlı işlem def’inde bulunmuş, harç yatırılmadığından karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine aynı amaçla İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/288 Esas sayılı dosyası ile 03/01/2003 tarih ve 242 yevmiye numaralı taşınmaz vaadi sözleşmesinin iptali istemiyle ayrı bir dava açmıştır.
Mahkemece, "..davalı tarafça İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/288 Esas sayılı dosyasında yeniden ilgili sözleşmenin iptali yönüyle dava açıldığı, mahkememizdeki açılan karşı dava konusu ile aynı olduğu bu nedenle mahkememizce bu hususta karar verilmiş ve yasa yoluna başvurulmamış olduğundan ilgili dosyanın sonucunun beklenmesi talebinin reddine karar verilmiştir. " gerekçesi ile HMK 165 maddesi uyarınca bekletici mesele yapmamış ve Dairemizce de, davanın kabulüne ilişkin hüküm onanmıştır.
Çoğunluk görüşüne katılmak mümkün değildir.
Bir defa, yerel mahkemenin bekletici mesele yapılmaması gerekçesi yetersiz ve hatalıdır. Keza, karşı dava ile açılan dava, harç yatırılmadığından açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, bu sebep, dava şartı olmadığı gibi bekletici mesele yapılmasına yasal engel de oluşturmaz.
Davalı, belli bir dönemde sözleşmenin iptali davası açmaya zorlanamaz.
Davalı, sözleşmenin iptali gerekçelerini eldeki davada da ileri sürmüş ise de mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmamıştır. Davalının savunmaları karşılanmadan eldeki dava kabul edilmiştir.
2709 sayılı 1982 Anayasasının Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Dürüst Davranma Ve Doğru Söyleme Yükümlülüğü başlıklı 29. maddesinde “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara dair açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” Dürüstlük Kuralına Aykırılık Sebebiyle Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 327. maddesinin 1. fıkrasında “Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
4721 sayılı TMK."nın Dürüst Davranma başlıklı 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”, Hakimin Takdir Yetkisi başlıklı 4. maddesinde “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”, Hukukun Uygulanması başlıklı 33. maddesinde ise; “Hakim, Türk hukukunu resen uygular,” denilmiştir.
Bir an için davalının dava hakkını kötüye kullandığı gerekçesi ile bekletici mesele yapılmamış ise de, bu husus yukarıda açıklanan yasal gerekçelere uymadığı gibi dürüstlük kuralına aykırı davranan taraf lehine karar verilse dahi karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkum edileceği düzenlenmiştir. Oysa davalının dava açma hakkının kötüye kullanıldığı vaki olmadığı gibi olsa olsa yargılama giderlerinden sorumlu olmayı gerektirirdi. Davalının, dava ve gerekçe hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde verilen kararın, davaların birleştirilmesi veya bekletici mesele yapılması gerekçesi ile bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan değerli çoğunluğun onama kararına katılamıyorum.