Esas No: 2013/1138
Karar No: 2013/1548
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/1138 Esas 2013/1548 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2013/1138 E. , 2013/1548 K.- SUBAY OLARAK GÖREV YAPARKEN YÜKSEK ASKERI ŞURA KARARI ILE TÜRK SILAHLI KUVVETLERINDEN ILIŞIĞI KESILEN; 6191 SAYILI SÖZLEŞMELI ERBAŞ VE ER KANUNU’NUN 10. MADDESI ILE 926 SAYILI TÜRK SILAHLI KUVVETLERI PERSONEL KANUNUNA EKLENEN GEÇICI 32. MADDE UYARINCA YAPTIĞI BAŞVURU
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : R.O. Vekili : Av. U.O. Davalı : Milli Savunma Bakanlığı O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, 22 Mart 2011 Tarihli ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan 6191 Sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’yla, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na eklenen geçici 32’nci madde hükümlerinden yararlanarak emekliliğe hak kazandığını, 01.08.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 5510 Sayılı Kanun’un 4/c.f.1 maddesi kapsamında kendisine emekli aylığı bağlandığını; Geçici 32. maddenin (a) bendi hükmüne göre; bu kanundan faydalanacak olan personelin, TSK’dan hiç ayrılmamış gibi işleme tabi tutulacağını ve eğer çalışmaya devam etmiş olsaydı hangi haklara sahip olacak idiyse aynı haklara sahipmiş gibi hesaplama yapılacağını; aynı yönde bir düzenlemenin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından hazırlanan 2011/38 Sayılı Genelge’nin 3.3.1. maddesinde de yer aldığını; bu maddede “...aynı neşetli emsali subay veya astsubayın sınıf, rütbe ve kıdemi ile derece, kademe ve varsa ek gösterge tutarları dikkate alınmak suretiyle emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar dikkate alınacaktır.” denildiğini; görüldüğü üzere, YAŞ kararı ile ordudan ayrılan personelin, hiç ordudan ayrılmamış sayıldığını; bunun doğal sonucu olarak, özlük haklarının hesaplanmasında, kendisiyle aynı statüde olan ve fiilen çalışan bir subayın sahip olduğu özlük haklarının tamamına müvekkilin de sahip bulunduğunu; bu çerçevede, kıdem ve rütbe hesaplaması yapılırken, kademe ilerlemesine etki eden tüm faktörlerin de dikkate alınmasının gerektiğini; bilindiği üzere, yüksek lisans yapan TSK personeline bir yıl kıdem verildiğini; müvekkilinin de, 27.09.2000-08.05.2003 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Özel Hukuk alanında “Tezli Yüksek Lisans” yapmış olduğunu; bu itibarla müvekkiline, bir yıl kademe ilerlemesi verilmesi gerekirken, yapmış olduğu lisans üstü eğitim dikkate alınmaksızın, müvekkiline kıdemli binbaşı rütbesiyle emeklilik hakkı tanınmış olduğunu; halbuki üç aylık daha kıdemi olsaydı müvekkilinin “Yarbay” rütbesiyle emekliliğe hak kazanmış olacağını; yapmış olduğu lisans üstü eğitim dikkate alınarak müvekkilinin “Yarbay” rütbesi ile emekliliğe hak kazanması gerektiği yönünde 17.09.2012 tarihinde hem davalıya hem de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na başvurduklarını, ancak bu başvurularının Kara Kuvvetleri Komutanlığının 27.09.2012 tarih ve 1930-274824 sayılı yazısı ile reddedildiğini; Kara Kuvvetleri Komutanlığının, söz konusu ret kararına gerekçe olarak, 926 Sayılı Personel Kanunu’nun 36. maddesinin “d” fıkrasında yer alan şartların taşınmadığını gösterdiğini; ancak müvekkilinin, kanunda belirtilen şartların hangisini taşımadığının açıkça belirtilmediğini; aksine müvekkilinin, gerekli olan tüm şartları taşımakta olduğunu; diğer taraftan, söz konusu şartların varlığının, başvuru tarihi itibariyle değil Yüksek Lisans Eğitiminin bittiği tarih itibariyle tespit edilmesinin gerektiğini; Geçici 32. madde hükmü dikkate alındığında, müvekkilinin TSK’dan hiç ayrılmamış gibi değerlendirilmesinin gerektiğini; bu kapsamda, müvekkilinin lisansüstü eğitimini bitirdiği tarih itibariyle kademe ilerlemesi alıp alamayacağının değerlendirilmesinin gerektiğini; bu değerlendirme yapılırken, müvekkil ile aynı konumda olan emsal rütbedeki subaylara, müvekkilin lisans üstü eğitimini tamamlandığı 08.05.2003 tarihinde ve sonrasında kademe ilerlemesi verilip verilmediğinin ve bu kademe ilerlemesinin hangi şartlar çerçevesinde verildiğinin tespit edilmesinin gerektiğini; müvekkilinin, lisansüstü eğitimini 2001-2003 yılları arasında yapmış olduğunu, bu tarihte lisansüstü eğitim yapan tüm personele kademe ilerlemesi verilmiş olduğunu; ayrıca, hukuk alanında yüksek lisans yapılmasının, TSK açısından her zaman ihtiyaç sebebi olduğunu; yani müvekkilinin özel hukuk alanında yüksek lisans yapmış olmasının, ihtiyaç duyulmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin de mümkün bulunmadığını; diğer taraftan, müvekkili ile aynı konumda olan ve geçici 32. madde çerçevesinde emekliliğe hak kazanan personelden TSK’dan ayrıldıktan sonra yüksek lisans yapmış olanlara dahi 36. madde çerçevesinde bir yıl kademe ilerlemesi verilmiş bulunduğunu; müvekkili ile aynı durumdaki personel kademe ilerlemesi alırken, müvekkiline bu ilerlemenin verilmemesinin, kanuna ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade ederek; Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 27.09.2012 tarih ve 1930-274824 sayılı red kararının iptali ile, lisansüstü eğitim yapmış olan müvekkiline bir yıl kademe ilerlemesi verilmesine ve müvekkilin yarbay rütbesi ile emekliliğe sevk edilmesine karar verilmesi istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ 3. DAİRESİ: 20.12.2012 gün ve E:2012/1905, K:2012/2445 sayı ile, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının subay olarak görev yaptığı, 23.12.1995 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği, 926 Sayılı kanunun Geçici 32’nci maddesi kapsamında yapılan başvurunun kabul edildiği, davacıya 01.08.2012 tarihinden geçerli olarak aylık bağlandığı, davacının 08.05.2003 yılında yüksek lisans eğitiminden mezun olduğunu belirterek yarbay rütbesi ile emekliye hak kazanması için bir yıl kıdem verilmesini KKK lığından talep ettiği, 926 sayılı kanunun 36’ncı maddesinde belirtilen şartları taşımadığından dolayı intibak onayı alınmadığı, bu nedenle bir üst derece/kademe yükseltilme işleminin yapılamadığının bildirildiği, bu işlemin iptali için dava açıldığının anlaşıldığı; Anayasanın 157’nci maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesinde de aynı hükmün yer aldığı; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; 1602 sayılı Kanunun değişik 20’nci maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi olarak sayıldıkları; idari işlemin yargısal denetiminde, askerlik mesleği ve askeri hizmet gereklerinin yakından bilinmesinin önem taşımadığı hallerde, davadaki hukuki problemin çözümünde olayın askerlik mesleği ile askeri hizmetin özellikleri açısından değerlendirilecek bir yönünün bulunmadığı durumlarda, işlem askeri makamlarca tesis edilmiş olsa bile davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde değil, genel idari yargıda çözüme kavuşturulması zorunluluğunun doğduğu; idari işlemlerin yargısal denetiminde AYİM’in görevli sayılmasının ölçütünün, işlemi tesis eden makamın askeri makam olması değil, işlemin niteliğinin askeri nitelik yani, askeri hizmete ilişkinlik öğesi taşıyıp taşımadığı olduğu; ister askeri makamlarca, ister askeri olmayan makamlarca tesis edilsin, “bir işlemin askeri hizmete ilişkin" olup olmadığını belirleyebilmek için işlemin niteliğine bakılacağı; tesis edilen idari işlem bir askeri kişinin askeri yetenek ve yeterlilikleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi hak ödev ve sorumlulukları gibi durumları, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerinin özellikleri, askeri kural, gelenek ve gerekleri gözetilerek tesis edilmiş ise askeri hizmete ilişkinliğinin var sayılabileceği; 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile 926 sayılı Personel Kanununa eklenen Geçici 32’nci maddenin üçüncü fıkrasında; "Başvurunun kabulü hâlinde aşağıdaki hükümler uygulanır: / a)Bu kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir. Bu süreler karşılığında 5434 sayılı Kanunun mülga 32"nci maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40"ıncı maddesi uyarınca fiili hizmet süresi zammı ve 5434 sayılı Kanunun mülga 36"ncı ve mülga 37"nci maddeleri ile 5510 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak itibari hizmet süresi zammı verilir.... / b)Bu kişilerden statüsüne göre aynı neşetli emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) tamamı emekli olanların kendilerine, bunlardan vefat etmiş olanların hak sahiplerine, statüsüne göre aynı neşetli en son emekli olan emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) emekli olduğu tarihteki sınıf, rütbe ve kıdemi üzerinden, 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan toptan ödeme tutarlarının toptan ödeme aldıkları tarihte bıraktıkları derece, kademe ve ek gösterge tutarları dikkate alınmak suretiyle Milli Savunma Bakanlığına başvuruda bulundukları tarihteki katsayı ve emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar üzerinden ve faizsiz hesaplanarak bulunan tutar, kendileri veya hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesinden mahsup edilir...." hükmüne yer verilmiş olduğu; dava konusu uyuşmazlığın, davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesildikten sonra 6191 sayılı Kanundan yararlandırılmasına kadar geçen dönemde bitirmiş olduğu yüksek lisans sebebiyle davacının intibakının yapılıp yapılmayacağına ilişkin bulunduğu; davacının yüksek lisans öğrenimini bitirdiği dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bir personel olmadığı; bu nedenle dava konusu işlemin asker kişi ile ilgili askeri hizmete ilişkin idari niteliğinde olmadığı, davaya bakmakla genel idari yargının görevli olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın görev yönünden REDDİNE karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir. Davacı vekili aynı istemle bu kez genel idari yargı yerinde dava açmıştır. ANKARA 11.İDARE MAHKEMESİ: 15.2.2013 gün ve E: 2013/137, K: 2013/251 sayı ile, 22.2.2011 tarih ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen geçici 32. maddede, “12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvururlar. Milli Savunma Bakanı, başvurunun kabulüne veya reddine en geç altı ay içinde karar verir. Milli Savunma Bakanı, hazırlık amacıyla sadece gerekli yazışmaların yapılması hususunda yardımcı olmak üzere gerektiğinde komisyonlar kurabilir ve bu komisyonlara, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından temsilci çağırabilir, ilgililerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığınca en geç altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına gönderilir. / Başvurunun kabulü hâlinde aşağıdaki hükümler uygulanır:.... Başvurunun reddi hâlinde, bu ret işlemine karşı ilgililer altmış gün içinde Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açabilirler....” hükmünün yer aldığı; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 20. maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. / Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlardır.” düzenlemesine yer verilmiş olduğu; dava dosyasının incelenmesinden, Yüksek Askeri Şura kararı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesildikten sonra 22.02.2011 tarih ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen geçici 32. madde uyarınca yaptığı başvurusu kabul edilerek 1.8.2012 tarihi itibariyle binbaşı rütbesinden emekli aylığı bağlanan davacının, 8.5.2003 tarihinde tamamladığı yüksek lisansı nedeniyle bir yıl kademe ilerlemesi yapılarak yarbay rütbesinden emekli edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun 27.9.2012 tarih ve 1930-274824 sayılı işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; olayda, 932 sayılı Kanun kapsamında başvurusu kabul edilip 1.8.2012 tarihi itibariyle binbaşı rütbesinden emekli aylığı bağlanan davacının, 8.5.2003 tarihinde tamamladığı yüksek lisansı nedeniyle, yüksek lisans kıdemi verilmesi suretiyle, yarbay rütbesine yükseltilerek, aylığının buna göre ödenmesine ilişkin isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın, 932 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurudan bağımsız olmaması sebebiyle, davanın görüm ve çözümünün, yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görev alanına girdiği gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar da ( karar düzeltme yoluna gidilmemek suretiyle ) kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında; l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, genel ve askeri idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, genel idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça askeri idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, genel ve askeri idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Halit ÜNKAZAN’ın davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, Yüksek Askeri Şura kararı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesildikten sonra 22.03.2011 tarih ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen geçici 32. madde uyarınca yaptığı başvurusu kabul edilerek 1.8.2012 tarihi itibariyle kıdemli binbaşı rütbesinden emekli aylığı bağlanan davacının, 8.5.2003 tarihinde tamamladığı yüksek lisansı nedeniyle bir yıl kademe ilerlemesi yapılarak yarbay rütbesinden emekli edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığının 27.09.2012 tarih ve 1930-274824 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir. Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. 1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır. Davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinden geçmiş kabul edilen hizmeti bakımından, 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği açıktır. Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince: İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. 22.3.2011 tarih ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen geçici 32. maddede; “12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvururlar. Milli Savunma Bakanı, başvurunun kabulüne veya reddine en geç altı ay içinde karar verir. Milli Savunma Bakanı, hazırlık amacıyla sadece gerekli yazışmaların yapılması hususunda yardımcı olmak üzere gerektiğinde komisyonlar kurabilir ve bu komisyonlara, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından temsilci çağırabilir. İlgililerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığınca en geç altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına gönderilir. Başvurunun kabulü hâlinde aşağıdaki hükümler uygulanır: a) Bu kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir. Bu süreler karşılığında 5434 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı maddesi uyarınca fiili hizmet süresi zammı ve 5434 sayılı Kanunun mülga 36 ncı ve mülga 37 nci maddeleri ile 5510 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak itibari hizmet süresi zammı verilir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesildiği tarih ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış olan sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılıkları ile fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresine ait kurum karşılıkları, statülerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesildiği tarihten aynı neşetli emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) sınıf, rütbe ve kıdemi üzerinden Milli Savunma Bakanlığına müracaat ettikleri tarihteki katsayı esas alınmak suretiyle ilgili Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca hesaplanarak Sosyal Güvenlik Kurumuna defaten ödenir. Bu fıkranın (c) bendinin (2) numaralı alt bendi ile (ç) bendine göre araştırmacı kadrolarına atananlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ile göreve başlama tarihleri arasındaki süreye ilişkin kesenek ve kurum karşılıkları ile fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresine ait kurum karşılıkları, emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademeleri ile ek gösterge rakamları ilgili Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca tespit edilir ve göreve başladığı kamu kurum ve kuruluşları tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna defaten ödenir. b) Bu kişilerden statüsüne göre aynı neşetli emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) tamamı emekli olanların kendilerine, bunlardan vefat etmiş olanların hak sahiplerine, statüsüne göre aynı neşetli en son emekli olan emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) emekli olduğu tarihteki sınıf, rütbe ve kıdemi üzerinden, 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan toptan ödeme tutarlarının toptan ödeme aldıkları tarihte bıraktıkları derece, kademe ve ek gösterge tutarları dikkate alınmak suretiyle Milli Savunma Bakanlığına başvuruda bulundukları tarihteki katsayı ve emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar üzerinden ve faizsiz hesaplanarak bulunan tutar, kendileri veya hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesinden mahsup edilir. Emekli ikramiyesinin ihya tutarını karşılamaması hâlinde eksik kalan tutar kırksekiz eşit taksit hâlinde aylıklarından tahsil edilmek ve mülga 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi hükmü uygulanmaksızın 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara Milli Savunma Bakanı tarafından verilen karar tarihini takip eden ay başından itibaren, aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren emekli veya dul ve yetim aylığı bağlanır. Bunlara Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesildiği tarih ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerine karşılık emekli ikramiyesi ödenir. Ancak bunlardan, daha önceden herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlara, yüksek olan aylık veya gelir bağlanır. c) Statüsüne göre aynı neşetli emsali subay (general olanlar hariç) veya astsubayın (subay olanlar hariç) tamamı emekli olmayanlardan; 1) İsteyenlere veya vefat etmiş olanların hak sahiplerine, statüsüne göre aynı neşetli emsali subay veya astsubayın sınıf, rütbe ve kıdemi üzerinden, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan toptan ödeme tutarlarının toptan ödeme aldıkları tarihte bıraktıkları derece, kademe ve ek gösterge tutarları dikkate alınmak suretiyle Milli Savunma Bakanlığına başvuruda bulundukları tarihteki katsayı ve emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar üzerinden ve faizsiz hesaplanarak bulunan tutar, kendileri veya hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesinden mahsup edilir. Emekli ikramiyesinin ihya tutarını karşılamaması hâlinde eksik kalan tutar kırksekiz eşit taksit hâlinde aylıklarından tahsil edilmek ve mülga 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi hükmü uygulanmaksızın 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara Milli Savunma Bakanı tarafından verilen karar tarihini takip eden ay başından itibaren, aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren emekli veya dul ve yetim aylığı bağlanır. Bunlara Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesildiği tarih ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerine karşılık emekli ikramiyesi ödenir. Ancak bunlardan, daha önceden herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlara, yüksek olan aylık veya gelir bağlanır. 2) İsteyenler, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesindeki genel şartları taşımaları kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının araştırmacı unvanlı kadrolarına atanmak üzere Milli Savunma Bakanlığı tarafından mali ve sosyal haklarına esas olacak derece, kademe ve rütbeleri belirtilmek suretiyle Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Anılan Başkanlık tarafından kırkbeş gün içinde kamu kurum ve kuruluşlarına bunların atamaları teklif edilir. Söz konusu teklife ilişkin yazının atamayı yapacak kamu kurum ve kuruluşuna intikalinden itibaren otuz gün içinde ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından atama işlemlerinin yapılması zorunludur. Atama emri ilgiliye atamayı yapan kamu kurum ve kuruluşu tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. İlgililerin işe başlama sürelerine ve işe başlamama hâlinde yapılacak işlemlere ilişkin olarak 657 sayılı Kanunun 62 nci ve 63 üncü maddelerinin hükümlerinin uygulanmasından atamayı yapan kamu kurum ve kuruluşu sorumludur. Kamu kurum ve kuruluşları atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu en geç onbeş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirir. Bunlara statüsüne göre bu Kanun hükümleri uyarınca karargâhta görevli emsali sınıf, rütbe ve kıdemdeki subay veya astsubaya ödenmekte olan aylık ve diğer mali haklar (tayın bedeli ve fiilen çalışma karşılığı yapılan ödemeler hariç) ödenir. Aylıklar, emsalleri esas alınarak her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tabi tutulur. Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, azami rütbe tavanı subaylarda kıdemli albay, astsubaylarda iki kademeli kıdemli başçavuştur. Bunlar bu fıkranın (b) bendi veya (c) bendinin (1) numaralı alt bendi hükümleri çerçevesinde emekliye ayrılabilirler. ç) Statüsüne göre emsalleri emeklilik hakkı kazanamamış olanlardan isteyenler hakkında da üçüncü fıkranın (c) bendinin (2) numaralı alt bendi hükümleri uygulanır. Üçüncü fıkranın (b) ve (c) bentleri kapsamında ihya talebinde bulunanlardan, bu bentlerin hükümlerine göre yapmış olduğu ihya ile birlikte emekli aylığı bağlanmasına yeterli hizmetlerinin olmaması durumunda, ihya tutarları tebliğ tarihinden itibaren kırksekiz eşit taksit hâlinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenir. d) Bu fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında olanlardan hâlen herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunda çalışanlardan isteyenler, bu madde uyarınca ihdas edilen araştırmacı kadrosuna kurumlarınca atanırlar ve bunlara statüsüne göre bu Kanun hükümleri uyarınca karargâhta görevli emsali sınıf, rütbe ve kıdemdeki subay veya astsubaya ödenmekte olan aylık ve diğer mali haklar (tayın bedeli ve fiilen çalışma karşılığı yapılan ödemeler hariç) ödenir. Aylıklar, emsalleri esas alınarak her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tabi tutulur. Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, azami rütbe tavanı subaylarda kıdemli albay, astsubaylarda iki kademeli kıdemli başçavuştur. Bunlar bu fıkranın (b) bendi veya (c) bendinin (1) numaralı alt bendi hükümleri çerçevesinde emekliye ayrılabilirler. Kamu kurum ve kuruluşları bu durumdaki personele ilişkin bilgileri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirirler. e) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, ilgili mevzuatına göre her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreler ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreler, bu madde uyarınca yapılacak emekli ikramiyesi ödemesinde esas alınacak sürelerden mahsup edilir. f) Bu madde gereği yapılacak her türlü ödemelerle ilgili zamanaşımı süresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. g) Bu kişilerin varsa öğrenim giderleri borcu tahsil edilmez. ğ) Bu kişilere, ilişiklerinin kesildiği tarihteki rütbe ve kıdemleri üzerinden emekli kimlik kartı verilir ve bu kişiler emekli Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına tanınan sosyal haklardan genel hükümlere göre yararlanırlar. Ayrıca bu kişilere, emsali subay ve astsubaylar gibi silah, silah taşıma ruhsatı ve pasaport verilir. h) Bu kişiler, emsallerinin ödemiş olduğu aidat ve aidatlara isabet eden kâr paylarını güncel tutarlar üzerinden ödemek şartıyla OYAK üyeliğinden doğan haklardan, intibaklarının yapıldığı rütbe ve kıdem üzerinden aynı şartlar altında yararlanır. ı) Bu kişilerin sicil dosyalarında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas tüm bilgi ve belgeler, herhangi bir müracaat aranmaksızın hükümsüz sayılarak dosyalarından çıkarılır ve herhangi bir işleme esas alınmazlar. Başvurunun reddi hâlinde, bu ret işlemine karşı ilgililer altmış gün içinde Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açabilirler. Bu madde uyarınca yapılacak atamalarda kullanılmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfından 5 inci dereceli ikibin adet araştırmacı kadrosu ihdas edilmiştir. Bu kadroları derece değişikliği yapmak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis etmeye, Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Tahsis edilen kadrolar, Bakanlar Kurulu kararında belirtilen kurumlara ait 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. (Ek cümle: 22/8/2011-KHK-651/13 md. ) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yer almayan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan isteyenlerin kurumlarınca atanması durumunda ise kurumun statüsüne uygun olarak atama yapılan sayı kadar araştırmacı unvanlı kadro başka bir işleme gerek kalmaksızın kurumun kadrolarına eklenir. İhdas edilen bu kadrolardan kullanılmayanlar ile herhangi bir nedenle boşalanlar, başka bir işlem yapılmasına gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Buna ilişkin bilgiler ilgili kurumlarca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.” hükmüne; Aynı Kanun’un “III – Nasıp düzeltilmesi” başlığını taşıyan 36.maddesinde; “(Değişik: 7/7/1971 - 1424/7 md.) Kazai ve idari kararlar neticesi nasıp düzeltilmesi aşağıdaki esaslara göre yapılır: (…) d) (Değişik: 5/4/2007 - 5621/1 md.) Kuvvet Harp Akademileri öğrenimini tamamlayıp kurmaylığı onaylanan subaylara iki yıl, bunlardan Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdare Akademisinden mezun olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; Harp Akademileri Komutanlığınca düzenlenen ve iki yarı yıllık programı içeren komutanlık ve karargâh subaylığı öğrenimini bitiren subaylara bir yıl; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personel temin ve yetiştirme planlarında belirtilecek ihtiyaç duyulan bilim dallarında yüksek lisans öğrenimi yapanlardan; yüksek lisans eğitimi bitiriş notu, lisans eğitimi bitiriş notu, sicil notu ortalaması, mükâfatlar ve cezalar ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Lisansüstü Öğrenim Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartlar esas alınarak yapılacak sıralamada Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına ve kendi namına olmak üzere ayrı ayrı olarak bilim dalı karşılığında tahsisi yapılan kontenjanlara giren subaylara bir yıl, bunlardan doktora yapanlara bir yıl, doğrudan doktora yapanlara iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; Tıpta uzmanlık belgesi alanlara, diş tabipliğinde, veterinerlikte, eczacılıkta uzman belgesi alanlara veya doktora yapanlara iki yıl, bunlardan doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; kıdem verilir. (Değişik ikinci fıkra: 24/4/2008-5758/3 md.) Türk Silahlı Kuvvetlerine muvazzaf subay olarak katılmadan önce branşları ile ilgili yukarıda belirtilen öğrenimlerini kendi nam ve hesaplarına yapmış veya subay nasbedildikten sonra bitirmiş olanlar, lisansüstü öğrenimi tamamladığı için sınıfları değiştirilen subaylar ile lisansüstü öğrenimi tamamladıktan sonra astsubaylıktan subaylığa nasbedilenler hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. Bu şekilde kıdem alanların nasıpları düzeltilir. Bu madde hükümlerine göre verilen kıdemlerin toplamı hiçbir şekilde üç yılı aşamaz. Yukarıda yazılı nitelikleri haiz olanlara lisansüstü öğrenim kıdemi verilebilmesi için; 1. Müracaat tarihinde sicil notu ortalamasının, sicil tam notunun % 90"ı ve daha üstünde olması, 2. Lisansüstü öğrenimini kendi nam ve hesabına yapanlar için askerî disiplin, tutum ve davranışları, görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri, genel kültürü, ahlakî ve şahsî nitelikleri bakımından kıdem almaya layık bulunduğuna dair "Lisansüstü Öğrenim Kıdemi Nitelik Belgesi"nin müspet olarak düzenlenmiş olması, 3. Özel kanunlara tâbi olanların, yukarıdaki şartlara ilave olarak bu sıfatlarını kazanmada, kendi kanun ve yönetmeliklerinde belirtilen usûl ve esasları yerine getirmiş olması, 4. Cezaları ertelenmiş, para cezasına çevrilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış olsalar bile; aa) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç uydurmak, cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olmaması, bb) Firar, amir veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat, isyan suçları ile 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen suçlardan mahkûm olmaması, cc) (Değişik: 31/1/2013-6413/45 md.) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, yukarıdaki bentlerde belirtilen suçların dışındaki suçlardan, toplam olarak 21 gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile mahkûm veya cezalandırılmış olmaması, gerekir. Açığa alınmayı gerektiren ya da yukarıdaki bentlerde sayılan suçlardan gözetim altına alınanlar, tutuklananlar veya kamu davası açılanlar, haklarındaki yargılama neticesine göre işleme tâbi tutulurlar. e) (Ek: 17/4/1975 - 1875/3 md.) Nasıp düzeltilmek suretiyle yapılacak terfiler 33 üncü madde hükmüne tabidir. f) (Ek: 29/9/1988 - 3475/2 md.; Değişik: 9/8/1993 - KHK- 499/5 md.) Bu madde hükümlerine göre nasıpları leh veya aleyhe düzeltilenlerin terfi işlemlerinin ne şekilde yapılacağı ve kıdemlerinin verilme usul, esas ve şartları Subay Sicil Yönetmeliğinde gösterilir.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; subay olarak görev yapan davacının, Yüksek Askeri Şura kararı ile 23.12.1995 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği, 22.03.2011 tarih ve 27882 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen geçici 32. madde uyarınca yaptığı başvurusu kabul edilerek kendisine 01.08.2012 tarihinden geçerli olarak kıdemli binbaşı rütbesinden emekli aylığı bağlandığı; davacının 08.05.2003 yılında yüksek lisans eğitiminden mezun olduğunu belirterek, kademe ilerlemesi yapılarak yarbay rütbesinden emekli edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun Kara Kuvvetleri Komutanlığının 27.09.2012 tarih ve 1930-274824 sayılı işlemiyle ve 926 Sayılı Kanunun 36. maddesinin (d) fıkrasındaki şartların oluşmadığından bahisle reddedildiği; davanın ise anılan işlemin iptali ile lisansüstü eğitim yapmasından dolayı bir yıl kademe ilerlemesi verilmesi ve davacının yarbay rütbesi ile emekliliğe sevk edilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığa ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay ile birlikte irdelendiğinde, 926 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeden yararlanarak kıdemli binbaşı rütbesiyle emekliliğe hak kazanan davacının, yüksek lisans eğitimi nedeniyle kendisine bir kademe ilerlemesi verilmesi ve yarbay rütbesiyle emekliliğe sevk edilmesini talep ettiği; 926 sayılı Kanunun geçici 32. maddesi kapsamında ilgililerin yaptığı başvurunun reddi hâlinde, bu ret işlemine karşı Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açabileceği hükmüne yer verildiği; her ne kadar davacının ilk talebi kabul edilerek kendisi hakkında işlem tesis edilmiş ise de; davacının, dava konusunu da oluşturan yeni talebinin de, önceki başvurusundan bağımsız olarak düşünülemeyeceği; diğer taraftan, davacının başvurusunun; Kara Kuvvetleri Komutanlığınca; 926 Sayılı Kanunun 36. maddesinin (d) fıkrasındaki şartların oluşmadığı gerekçe gösterilerek reddedildiği; nasıp düzeltilmesi başlığını taşıyan bu madde incelendiğinde; maddede yazılı nitelikleri haiz olanlara lisansüstü öğrenim kıdemi verilebilmesi için, öğrenime ilişkin koşulların yanı sıra, ilgililerin askerî disiplin, tutum ve davranışları, görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yeteneklerinin de olumlu olması gerektiğinin anlaşıldığı; ayrıca davacının isteminin, kendisine yüksek lisans kıdemi verilmesinin yanısıra, verilecek bir yıllık kıdemle birlikte yarbay rütbesine terfiinin yapılması ve emekli aylığı ile diğer özlük haklarının “yarbay” rütbesi esas alınarak verilmesi olduğu, gerek “yüksek lisans kıdemi verilmesi”, gerek “yarbay rütbesine terfi ettirilme”, gerekse de “yarbay rütbesi esas alınarak emekli aylığının yükseltilmesi” istemlerinin reddine dair idari işlemin, salt asker kişileri ilgilendiren ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu çerçevesinde çözümlenmesi gereken bir idari tasarruf olarak nitelendirilmesinin lüzumlu bulunduğu, dolayısıyla, gerek işlem tesis edilirken, gerekse de bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekeceğinden; dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasanın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3.Dairesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3.Dairesince verilen 20.12.2012 gün ve E:2012/1905, K:2012/2445 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.