
Esas No: 2016/5048
Karar No: 2016/4245
Karar Tarihi: 07.04.2016
Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/5048 Esas 2016/4245 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanun’un 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklardan, koşullu salıverilinceye kadar ise aynı Kanun’un 53/1 -c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair ...5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/03/2012 tarihli ve 2011/4 esas, 2012/141 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/01/2016 gün ve 2032/7236 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/02/2016 gün ve 2016/38602 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında kapatılan ...5. Asliye Ceza Mahkemesinin (...32. Asliye Ceza Mahkemesi) 15/03/2012 tarihli 2011/4 Esas, 2012/141 karar sayılı ilamı ile dolandırıcılık suçundan 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezasına hükmedildiği, bu kararın 04/06/2012 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edildiği, sanığın bu kararı 16/04/2015 tarihli dilekçesi ile temyiz ettiği, bunun üzerine mahkemenin 28/04/2015 tarihli ek kararı ile sanığın temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle reddedildiği, bu ek kararın 30/04/2015 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, bilahare sanığın 04/05/2015 havale tarihli dilekçesi ile infazın durdurulmasını ve temyiz hakkının geri verilmesini talep ettiği, söz konusu dilekçenin mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararına yönelik bir temyiz dilekçesi niteliğinde olduğu, bu nedenle sanık hakkında verilen hükmün henüz kesinleşmemiş olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin (1). fıkrası uyarınca, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümler hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğinden, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın tebliğname düzenlenmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na GÖNDERİLMESİNE 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.