5. Hukuk Dairesi 2020/6128 E. , 2021/6696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile HMK"nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmiş bu karar davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine HMK"nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ek kararı ile reddedilmiş ve bu ek kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince kısmen kabulüne karar verilip dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK"nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca dava şartı olan aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine kesin olarak karar verilmiş, bu kararın davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine HMK"nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kesin olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin temyiz talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 24/06/2020 tarihli ek kararı ile reddedilmiş ve bu ek karar, yine davacılar vekilince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte buluna 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun duruşma yapılmadan verilecek kararları düzenleyen 353/1-a-4. maddesinde, diğer dava şartlarına aykırılık bulunması halinde, Bölge Adliye Mahkemesince, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Her ne kadar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK"nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de; öncelikle, Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmelidir.
Bu bağlamda; Bölge Adliye Mahkemesinin dava şartı yokluğundan davanın reddine dair kararının yasal dayanağı 6100 sayılı HMK"nun 353. maddesidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde Bölge Adliye Mahkemesince duruşma yapılmadan verilecek kararlar şu şekilde belirtilmiştir.
Madde 353 -(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5)Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına,
6) (Değişik:22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında,duruşma yapılmadan karar verilir.”
Bölge Adliye Mahkemesince davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dava şartı olan aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine dair hüküm kurulduğundan, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK"nun 353/l-a-4 maddesinde ise, dava şartlarına aykırılık bulunması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. Düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere kesin olan Bölge Adliye Mahkemesi’nin vereceği gönderme kararıdır.
HMK"nun 369. maddesinde ""Yargıtay, tarafların ileri sürdüğü temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir"" hükmü bulunmaktadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesinin dava şartı olan aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair kararının, HMK"nun 369. maddesinde belirtilen "kanunun açık hükmüne aykırılık" teşkil ettiği, yolsuz tescilin yok hükmünde olduğu ve hak sahipliğinin kaybedilmediği gözetildiğinde eski malikin her zaman aktif husumet ehliyetinin bulunduğu ,bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu taşınmazların 28.07.1950 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... oğlu ... adına kayıtlı iken 28.01.1954 tarihli intikal işlemi ile eşit hisselerle ... ve ... ... adına, aynı tarihli hibe işlemi ile de 2/4 hissesinin davacılar murisi Kostantin kızı ... ... adına tescil edildiği, dosyada bulunan resmi senet içeriklerinden; dava konusu taşınmazların İstanbul Belediyesi Mesken ve Gecekondu İşleri Müdürlüğü’nün 29.09.1969 tarih ve 7442 sayılı yazısı gereğince 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca kamulaştırılmasına karar verildiği, ... (...)’nun Beyoğlu 1. Noterliğince 18.11.1969 tarihinde düzenlenen vekaletname ile “istimlak edilen taşınmazlarına ait takrirleri vermeye, bedelleri ahzu kabza , gerek Tapu Dairesi gerekse İstanbul Belediyesi Mesken Müdürlüğündeki bilcümle muameleleri takip, intica ve her türlü evrakı imzalama” hususlarında eşi ... Kondopulos’u vekil tayin ettiği, muris ...’un 23.11.1969 tarihinde vefat ettiği ve 01.12.1969 tarihinde düzenlenen resmi senetler ile dava konusu taşınmazların 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca tezyidi bedel davası açmamak suretiyle ... adına ... Kondopulos tarafından bedeli karşılığında davalı idareye satıldığı ve tapuda davalı idare adına tescil edildiği , idare tarafından da 3.kişilere satıldığı anlaşıldığından;
Davacılar dava konusu taşınmazlarda malik iken, ... (...)’un 23.11.1969 tarihinde ölümü ile vekalet ilişkisi sona erdiği halde, vekil tayin edilen ... Kondopulos‘un dava konusu taşınmazları geçersiz vekaletnameye dayanarak 01.12.1969 tarihinde tezyidi bedel davası açma hakkından feragat etmek suretiyle davalı idareye devrettiği; ancak muris ...’un eşi ... dışında kalan mirasçıları olan davacılar yönünden 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25.maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlayacağından ve davacılara kamulaştırma işlemi tebliğ edilmediği gibi kamulaştırma bedelinin de ödenmediği, davacılar yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi olmadığı ve yapılan yolsuz tescilin yok hükmünde olduğu, bu yolsuz tescil ile hak sahipliğinin kaybedilmediği, eski malikin her zaman aktif husumet ehliyeti bulunduğu gözetilerek, işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan şimdilik sair hususlar incelenmeksizin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin hükmünün açıklanan nedenlerle HMK’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.