Hukuk Genel Kurulu 2017/1151 E. , 2017/1053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “İcra memuru işlemini şikayet”ten dolayı yapılan yargılama sonunda; Edirne İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 02.05.2013 gün ve 2013/22 E., 2013/206 K. sayılı kararın şikayet olunan alacaklı/davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.09.2013 gün ve 2013/20390 E., 2013/29863 K. sayılı kararı ile;
"…Genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takipte borçlulara gönderilen örnek 7 nolu ödeme emrinin 14.12.2012 tarihinde tebliğinden sonra borçlular vekilince icra müdürlüğüne yapılan itiraz süresinde olmadığından reddedilmiş, PTT Müdürlüğü"nün tebliğ tarihinin 17.12.2012 olmasına karşın posta görevlisi tarafından sehven 14.12.2012 olarak yazıldığı beyanına dayanılarak tebliğ tarihinin düzeltilmesi istenmiş, mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Tebligat hukuku şekli bir hukuktur. Tebliğ mazbatası resmi bir belge olup bilgilendirme yanında belgelendirme özelliğine de sahiptir. Tebligattaki kayıtların aksinin aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerekir.
Somut olayda ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine düzenlenen tebligat parçasında, tebliğ tarihinin tebliğ memurunca 14.12.2012 olarak şerh edildiği görülmektedir. Tebligatın yapıldığı tarihin belirlenmesinde aslolan tebligat parçasına şerh edilen tarih olup, bu tarih esas alınarak taleplerin değerlendirilmesi gerekirken, PTT Müdürlüğü"nden gelen yazıya itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..."
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, İcra Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 23.01.2013 tarihli ret kararlarının kaldırılması istemine ilişkindir.
Şikayetçiler (borçlular) vekili Edirne 1. İcra Dairesinin 2012/9513 sayılı icra dosyasında şikayetçiler aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 17.12.2012 tarihinde tebliğ edildiğini ve müvekkillerinin 24.12.2012 tarihinde icra takibine itiraz ettiklerini, ancak İcra Dairesinin itirazın süresinde olmadığını belirterek itirazı reddettiğini, ret kararının kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek İcra Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 23.01.2013 tarihli ret kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Şikayet olunan (alacaklı) vekili icra takibine konu alacağın infaz edildiğini, dolayısıyla bahsi geçen icra takibine dayanılarak talepte bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, şikayetçilerin (borçluların) genel mahkemelerde dava açmalarının gerektiğini, menfaat şartı yokluğundan eldeki istemin reddinin doğru olacağını savunmuştur.
Mahkemece şikayetçiler (borçlular) hakkında Edirne 1. İcra Dairesinin 2012/9513 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra dosyasındaki tebligat parçasına göre ödeme emrinin tebliğ tarihinin 14.12.2012 tarihi olduğu, yine Edirne PTT Merkez Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında icra takip dosyasındaki ödeme emrinin 17.12.2012 tarihinde muhataplara bizzat teslim edildiğinin ve 18.12.2012 tarihinde mazbata teslim listesine eklendiğinin belirtildiği, buna göre posta memurunun ödeme emri tebliğ tarihini sehven 14.12.2012 tarihi olarak yazdığı, gerçekte ödeme emri tebliğ tarihinin 17.12.2012 olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle şikayetçiler (borçlular) tarafından 24.12.2012 tarihinde yapılan itirazın süresi içerisinde olduğu gerekçesiyle talebin kabulü ile İcra Dairesinin itirazın süresinde yapılmadığına yönelik verdiği 24.12.2012 tarihli ve 23.01.2013 tarihli ret kararlarının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Şikayet olunan (alacaklı) vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Edirne 1. İcra Dairesinin 2012/9513 sayılı dosyasında şikayetçiler (borçlular) aleyhine başlatılan icra takibine yönelik ödeme emrinin tebliğ tarihinin tebligat evrakı üzerinde 14.12.2012 tarihi olduğu, söz konusu bu tarihin cumartesi gününe geldiği, Edirne PTT Merkez Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında ise ödeme emrinin 17.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği hususunun açıkça ifade edildiği, PTT Merkez Müdürlüğü’nün posta işlemlerini yapan ve tebligat görevlisinin bağlı bulunduğu kurum olduğu, Edirne PTT Müdürlüğü’nden gelen yazının resmi nitelikte bir belge olduğu, mahkemenin kararının eksik inceleme nedeniyle bozulmadığı, zaman zaman havale tarihinin hatalı olarak yazılabildiği, PTT Müdürlüğü’nün yazısının geçerli kabul edilmemesi durumunda olası hatalı tebliğ tarihinin yanlışlığının nasıl bir belge ile ispatlanabileceğinin de bozma ilamında yer almadığı, bu nedenlerle tebliğ işlemini yapan tebligat memurunun bağlı olduğu kurum olan PTT Müdürlüğü yazısının resmi belge niteliğinde bulunması gözönüne alınarak tebligat memurunun tebliğ evrakını düzenlerken hatalı olarak tebliğ tarihini 14.12.2013 (cumartesi) olarak yazdığı, gerçekte tebliğ tarihinin 17.12.2012 tarihi olduğunun kabulünün yerinde olacağı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını şikayet olunan (alacaklı) vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda itiraz süresinin tespiti bakımından şikayetçilere (borçlulara) gönderilen örnek 7 ödeme emri tebliğ mazbatası üzerine tebligat memurunca şerh edilen “14.12.2012” tarihinin mi yoksa Edirne PTT Merkez Müdürlüğü’nün 07.03.2013 tarihli müzekkere cevabında belirtilen “17.12.2012” tarihinin mi esas alınması gerektiği, burada varılacak sonuca göre şikayetçiler (borçlular) tarafından yapılan itirazın süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce Mahkemece Özel Daire bozma kararından önce verilen ilk kararda Edirne 1. İcra Dairesinin 2012/9513 esas sayılı icra takip dosyasında itirazın süresi içerisinde yapıldığı belirtilmek suretiyle İcra Dairesinin 24/12/2012 ve 23/01/2013 tarihli kararlarının kaldırılmasına karar verildiği halde; bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda direnmeye yönelik kısa kararda ve gerekçeli kararda Edirne 1. İcra Dairesinin 2012/9513 esas sayılı icra takip dosyasında ödeme emri tebliğ tarihinin 17/12/2012 olarak düzeltilmesi ve İcra Dairesinin 24/12/2012 ve 23/01/2013 tarihli kararlarının kaldırılması yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmakla, yerel mahkemece usulüne uygun direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
HMK’nın 294 üncü maddesinin 3 üncü bendinde ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Öte yandan, direnme kararları yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 E., 2008/254 K.; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 E., 2009/453 K.; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 E., 2014/626 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, yerel mahkemece Özel Daire bozma kararından önce verilen ilk kararda“…Davanın KABULÜNE, Edirne 1. İcra Müdürlüğünün 2012/9513 esas sayılı icra takip dosyasında itirazın süresi içerisinde yapıldığı icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından icra müdürlüğünün 24/12/2012 ve 23/01/2013 tarihli kararlarının KALDIRILMASINA,…”şeklinde hüküm kurulduğu halde; bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda aynı mahkemece direnmeye yönelik kısa kararda ve direnmeye yönelik gerekçeli kararda“…Davanın KABULÜNE, Edirne 1. İcra Müdürlüğünün 2012/9513 esas sayılı icra takip dosyasında ödeme emri tebliğ tarihinin 17/12/2012 olarak düzeltilerek icra müdürlüğünün 24/12/2012 ve 23/01/2013 tarihli kararlarının kaldırılmasına,…” yazılmak suretiyle hüküm oluşturulmuştur.
Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Şikayet olunan alacaklı-davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.