(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/1890 E. , 2012/5525 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Önalım
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına ilişkin payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili Tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin, 22.06.2011 tarihli dava dilekçesinde davaya konu taşınmazda, müvekkilinin, paydaş olduğunu, davalının diğer paydaşın hissesini, 06.05.2011 tarihinde satın aldığını, müvekkiline haber verilmediğini, önalım hakkını kullandığını, davalının satın aldığı hisselere ait tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davaya konu taşınmazın tamamını satın almak üzere taraflarla anlaştığını, ancak davacının ve diğer paydaşın hissesini aynı anda alamayacağından öncelikle, diğer paydaşın hissesini almak üzere işlemlere başladığını ve paydaşlara da 1500,00 TL kaparo verdiğini, diğer paydaşın hissesini 45.000 TL ye almış olmasına rağmen tapuda 22.000 TL gösterdiklerini, davacının hissesini de almak için parasını denkleştirmeye çalışırken, davalının hissesine 50.000 TL talep ettiğini ve kendisini önalım hakkını kullanmakla tehdit ettiğini, sonrasında da önalım davası açtığını, TMK"nun 2. maddesine göre davacının hakkını kötüye kullandığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacı ve davalının uzun süredir tanıştıkları, taraflar arasında taşınmazın satışının daha önce konuşulduğunu, davacı tarafından, arsanın kalan kısmının alınması için davalının birkaç kez arandığını,bu konuda görüşüldüğünü, davacının bu durumu açıkça ikrar ettiğini, Noter kanalı ile satışın yapılacağı açıkça ihtar edilmemiş ise de olayların gelişimine göre davacının hisse satışından uzun süre önce haberdar olduğunu, taraflar arasında şekil şartının yerine getirilmemesinin TMK"nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralını bertaraf etmemesi gerektiğini, davacının kötü niyetle bir hakka dayanmasının yasaya aykırı olduğunu, diğer paydaş ve davalıda güven yarattıktan sonra taşınmazı gerçek bedelinin altında tapuda gösterilen bedel ile kendi üzerine geçirmeyi amaçlayan davacının, önalım hakkını daha önceki satışta şekil şartlarına uyulmamasından yararlanarak kullanmak istemesinin yasa ve hakkaniyet açısından uygun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından, temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK.nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Olayımıza gelince; davalı tarafından davaya konu taşınmazda, diğer paydaşın hissesini 06.05.2011 tarihinde satın almış, önalıma hakkına ilişkin dava ise 22.06.2011 tarihinde açılmıştır. Davacıya payın satıldığına ilişkin noterlikçe yapılmış bir tebligat bulunmamasına rağmen dava, satış tarihinden itibaren 3 ay içerisinde açıldığından süresindedir. Davalının da tapuda yapılan işlemin satış olduğunu açıkça kabul etmiş olmasına göre, satış işlemine karşı diğer paydaşın yasadan kaynaklanan hakkını kullanması kötüniyetli olarak değerlendirilemez. Davacı ile davalının, davacıya ait payın satışına ilişkin görüşme yapmış olmaları, önalım hakkından feragat şeklinde yorumlanamayacağı gibi, davacının hakkını kötüye kullanılması olarak da kabul edilemez. Satışın gerçek olduğunu kabul eden davalı, davacının önalım hakkından feragat ettiğini, yazılı belge ile de ispatlayamamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacıya önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınarak sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükümün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.