8. Hukuk Dairesi 2011/1521 E. , 2011/5981 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.01.2011 gün ve 73/21 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 107 ada 225 sayılı parselin babasına ait olduğunu, ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, ancak kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu yerin Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek kendisi ile kardeşleri İrfan ve Ahmet Uzun adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 107 ada 225 sayılı parsel içerisinde yeşil çerçeve içine alınan 14335,31 m2 yüzölçümlü taşınmaz bakımından Hazinenin tapu kaydının iptaliyle davacı ... ve ölü tapu kayıt maliki ...’un veraset ilamına göre diğer mirasçıları ...,...ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, taşınmazın murisin mirasçılarına intikal ettiğini belirtmekle, tüm mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğunun kabulü gerekir. Taşınmaz tereke malı olup, TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Üçüncü kişiye karşı açılan ve tüm mirasçılar adına iptal ve tescile karar verilmesi istenen bir davada; yargılama sırasında dava koşulunun yerine getirilmesi olanaklıdır. Bu nedenle dava dışı kalan mirasçı Ayşe"nin davacı yanında davacı sıfatıyla yer almasının sağlanması ya da açılan davaya karşı tüm mirasçılar adına iptal ve tescile karar verilmesini istediği yönünde olurunun alınması veya murisin terekesine temsilci atanmak suretiyle ve onun huzuruyla davanın yürütülmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması gerekir.
Uyuşmazlık konusu 107 ada 225 sayılı parsel, 02.04.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle ve belgesizden, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi gereğince Hazine adına tespit ve tescil edildiği belirlenmiştir. Kadastro tutanağı 24.7.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu parselin toplam miktarının ise 105940,83 m2 büyüklüğünde bir yer olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile parselin miktarının büyüklüğü ve uzman bilirkişi ziraat teknikeri ...’un raporuna göre taşınmazdan taşlar toplanmak suretiyle kültür arazisi haline getirildiği hususu gözönünde tutulduğunda kabulüne karar verilen taşınmazın niteliği konusunda duraksama söz konusudur.
Bu nedenle 107 ada 225 parsele komşu 110, 116, 117, 214, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224 ve 228 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, tespitin yapıldığı 2.4.2006 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1975-1986 arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları da ilgili yerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, ondan sonra jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisi, daha önce götürülmeyen başka bir ziraat mühendisi, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelere ilişkin tapu ve vergi kayıtlarının taşınmaz yönünü ne gösterdiği üzerinde durulması, hava fotoğraflarının uzman bilirkişi tarafından keşifte uygulanması, dava konusu yerin hava fotoğraflarının fotokopileri üzerine işaretlenmesi ve dosya arasına alınması, yine hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihya edilip edilmediği, imar ve ihya edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı veya ne niteliğinde bulunduğu konularında tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, bundan ayrı taşınmaz ve çevresinin bir bütün olarak toprak yapısı incelenmek suretiyle, dava konusu taşınmazın niteliğini açıklığa kavuşturacak gerekçeli, karşılaştırmalı raporun aynı zamanda uzman bilirkişi ziraat mühendisinden istenilmesi ve taşınmazın niteliğinin kesin olarak saptanması gerekmektedir.
Öte yandan dosya arasında bulunan muris ...’a ait ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 2010/129 Esas, 2010/128 Karar sayılı veraset belgesine göre murisin 21.8.1984 tarihinde öldüğü ve terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu anlaşıldığına göre muris ile mirasçıları ...,...,... ve ...bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, adı geçenlerin aynı kadastro çalışma alanı içerisinde belgesizden edindikleri taşınmazların bulunup bulunmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ilişkin dosyaların ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde açıklanan sınırlamalar yönünden göz önünde tutulması, tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan tüm mirasçıları ile murisin miktar sınırlamaları yönünden tek kişi olarak düşünülmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.