Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1333
Karar No: 2021/1150
Karar Tarihi: 30.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1333 Esas 2021/1150 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1333
KARAR NO: 2021/1150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2016/1249 E. - 2018/944 K.
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında düzenlenen 29.09.2016 tarihli sözleşmeyle, davalıya ait 576 aboneden aktif olan müşterilerin devri konusunda anlaşıldığını, sözleşmenin 1. maddesiyle, devredilen ve davacıdan hizmet almaya devam edeceğini beyan eden her müşteri ve bayi karşılığında 20 USD artı KDV fatura kesileceğinin, toplam devredilen müşteri sayısının 20 USD ile çarpımı sonucu toplam tutarın belirleneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre davalı şirketin devir etmeyi kabul ettiği 567 müşterinin tamamının müvekkili şirketle çalışacağı öngörülerek sözleşmedeki hesaba göre toplam 32.520 TL sözleşme bedeli belirlendiğini, sözleşme gereğince müvekkilin 26.09.2016 tarihli tutanakla davalıya teminat olarak 07.20.2016 düzenleme tarihli 9.756 TL bedelli, 30.10.2016 düzenleme tarihli 9.756 TL bedelli ve 30.11.2016 tarihli 13.008 TL bedelli üç adet bono verildiğini, ancak devir alınan abonelerden 236 tanesinin müvekkili ile çalışmaya başladığını, sözleşmenin hüküm doğurması amacıyla aktif ve pasif abonelerin tespiti ve müvekkili şirkete geçişlerinin sağlanması için davalı yanca bir çalışanının görevlendirildiğini, davalı çalışanının yaptığı inceleme sonucunda 576 abone veya bayiden 236 tanesinin aktif olduğunun ve müvekkili ile çalışmak istediğinin davalı çalışanınca düzenlenen 14.11.2016 tarihli tutanakla belirlendiğini, davalıya verilen ilk bononun ödendiğini, aktif abone sayısının sözleşmedeki birim ücretle çarpımı sonucu sözleşme gereğince ödenmesi gereken tutarın 16.057,77 TL olarak belirlenerek aradaki 6.301,77 TL'nin 16.11.2016 tarihinde davalıya banka havalesiyle gönderildiğini, müvekkilinin tahsil edilen ilk bono ve havale yoluyla yapılan ödeme dışında davalıya borcunun kalmadığını, sözleşme bedelinin ödenmesi nedeniyle teminat amacıyla verilen bonoların bedelsiz kaldığını, yapılan tüm görüşmelere ve ihtara rağmen teminat olarak verilen diğer iki adet 30.10.2016 tarihli ve 9.756 TL bedelli ve 30.11.2016 tarihli 13.008 TL bedelli bononun iade edilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin 30.10.2016 tarihli 9.756 TL bedelli ve 30.11.2016 tarihli 13.008 TL bedelli bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, bonoların müvekkiline iadesine ve bonoların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan 29.09.2016 tarihli sözleşme ile müvekkili şirketin 576 abonesinin devri hususunda anlaştığını ve davacının 576 abone üzerinden devir bedelini ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşme bedelinin dava dilekçesinde bahsi geçen bonolarla ödendiğini, daha sonra davacının 236 abonenin aktif olduğunu iddia ettiğini, devirden sonra bazı müşterilerin davacı ile çalışmak istememelerinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, verilen bonoların teminat niteliğinde olmayıp ifa amacıyla verildiğini, bonoların üçüncü kişiye ciro edilmesi nedeniyle iadesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, benimsenen bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; tarafların kabulünde olan 29/09/2016 tarihli sözleşme gereği davalı tarafça davacıya sözleşmede belirtilen sayıda müşteri devreldilmediği, benimsenen bilirkişi raporunda incelenen davacı kayıtlarına göre 236 müşterinin davacıya devredildiği ve devredilen müşterilere yönelik ödemenin davacı tarafça davalıya verilen 07/10/2016 tarihli bono ile ve kalan bakiyenin banka havalesi ile yapıldığı, kalan müşterilerin devredilmediği görülmüştür. Dolayısıyla, sözleşme gereği kararlaştırılan müşterilerin tamamı devredilmediğine ve devredilen müşterilere yönelik ödeme yapıldığına göre davacı tarafça davalıya verilen 30/10/2016 tarihli, 9.756 TL bedelli ve 30/11/2016 tarihli, 13.008 TL bedelli bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Diğer taraftan celp edilip incelenen İstanbul 2. Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/357 E. - 2017/1508 K. Sayılı dosyası kapsamına göre, davaya konu bonoların davalı tarafça, dava dışı ... Ltd. Şti. 'ne ciro edildiği, saptanmış olmakla dava konu senetlerin iadesi ve iptaline yönelik davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davaya konu 30.10.2016 vade tarihli 9.756 TL bedelli ve 30.11.2016 vade tarihli 13.008 TL bedelli bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davaya konu bonoların iadesi ve iptaline ilişkin talebin reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının sözleşme bedeli karşılığı verdiği bonolar nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu, sözleşmede, 576 abonenin devir bedeli tespit edilerek bu bedelin koşulsuz olarak ödenmesinin taahhüt edildiğini, mahkemenin eksik inceleme ve davacı beyanlarına dayalı olarak hüküm kurduğunu, bilirkişinin sadece davacı beyanlarına bağlı kalarak 236 abonenin devir edildiğini tespit etmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin hizmet sunduğu abonelerini 29.09.2016 tarihli devir sözleşmesiyle davacıya devrettiğini, tarafların devir öncesi görüşme yaparak toplam aktif abone sayısı üzerinden sözleşme imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin aboneleri ile birlikte konsol kartları, receiver, telefon hattı ve receiver telefon hatlarını davacıya devretmeyi taahhüt ettiğini, davacının da basiretli bir tacir olarak belirlenen sözleşme bedelini ödemeyi üstlendiğini, davacının yaptığı araştırmalar sonucu abone sayısı dikkate alınarak sözleşme bedelinin belirlendiğini, buna göre belirlenen sözleşme bedelinin vadeli bonolarla ödeneceğinin sözleşmenin 4. maddesinde kararlaştırıldığını, taraflarca karşılıklı yapılan toplantılarda, davacının çalışanlarınca aktif abone sayısının tespit edildiğini, bu şekilde bir tespit yapmadan davacının sözleşme imzalamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 236 abonenin aktif abone olduğunun soyut iddia olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından önce tarafların 576 aktif aboneyi tespit ederek sözleşmeyi imzaladıklarını, 236 aktif abone olduğunu kanıtlar nitelikte hiçbir yazılı delil bulunmadığını, sözleşmeden sonra bir kısım abonelerin davacı ile çalışmak istememeleri yahut davacının kendisinden kaynaklanan nedenlerle abonelerin davacıyla çalışmak istememesinin müvekkilinin hukuki durumunu etkilemeyeceğini, kaldı ki davacının 236 abone devir aldığını hiçbir şekilde kanıtlayamadığını, bonoların üçüncü kişiye ciro edildiğini, üçüncü kişiye karşı açılan davanın da reddine karar verildiğini, davacının ticari defterlerinin usulsüne uygun tutulmaması nedeniyle lehine delil olamayacağını, bonoların teminat amacıyla verilmediğini, sözleşmenin ifası kapsamında vadeleri belirlenerek verilmesi nedeniyle ifa uğruna verildiğinin açık olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK'nın 72.maddesi uyarınca, dava konusu bonolar nedeniyle açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki devir sözleşmesi kapsamında verilen iki adet bononun bedelsiz kaldığı gerekçesiyle menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 29.09.2016 tarihli "Devir Sözleşmesi" başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşme ile davalı şirkete ait 576 aboneden aktif olan müşterilerin davacıya devrinini kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin konusu bu şekilde belirlendikten sonra birinci maddede devir edilen ve davacıdan hizmet almaya devam edeceğini beyan eden her müşteri ve bayi karşılığı 20 USD+ KDV tutarında fatura kesileceği, toplam devredilen müşteri sayısının 20 USD ile çarpılarak toplam tutarın hesaplanacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde, tarafların sözleşmeye konu ve ekipmanların davacıya devri konusunda anlaştıkları, davalının davacı haricinde başka bir şirket veya kuruluşa abone bilgi ve datalarını paylaşması durumunda tarafların anlaştığı miktarın iki katı cezai şart ödeyeceği kabul edilmiştir. Devir işlemi tamamlandıktan sonra toplam tutarın yüzde otuzunun 01.10.2016 tarihinde yüzde otuzunun 30.10.2016 tarihinde, yüzde kırkının ise 30.11.2016 tarihinde ödeneceği, son iki ödeme için senet verileceği belirlenmiş, son maddede ise sözleşme kapsamında davacıya bedelsiz olarak devir edilecek emtialar belirtilmiştir. Dava konusu bonoların davalıya, anılan bu sözleşme kapsamında verilmiş olduğu hususu tarafların kabulündedir. Bu nedenle, bonoların davacı defterlerindeki kayıt şekli ile davacı defterlerinin delil niteliğinde bulunup bulunmadığı hususunun somut uyuşmazlığa etkisi bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta bononun veriliş amacı, tarafların sözleşmedeki yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği hususları sözleşmenin yorumlanması ile belirleneceğinden, davalı yanın bilirkişi raporuna yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşmenin konu kısmında, davalıya ait 576 aboneden aktif olanların davacıya devir edileceği belirtildikten sonra, birinci maddede devir sonrası davacıdan hizmet almayı kabul eden her bir müşteri ve bayi için 20 USD ücret belirlenmiştir. Bu durumda, sözleşmedeki davacının ücret edimi, davacı ile çalışacağını beyan eden her bir müşteri için 20 USD olacaktır. Sözleşmenin bu maddesinde, götürü bir sözleşme ücreti belirlenmediği ve ücretin davacı ile aktif olarak çalışacak müşteri sayısına göre belirleneceğinin taraflarca benimsendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 4. maddesinde bedel belirtilmeden hangi vadelerde hangi oranlarda ödeme yapılacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, aynı tarihli tutanakla davalıya teslim edilen bonoların ifa amacıyla verilmediği, devir edilecek müşteri veya abone sayısına göre davalının hak ettiği sözleşme bedelinin teminatı olarak verildiği anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan 14.11.2016 tarihli tutanakta, 236 adet abonenin devir edildiği, davalı yanın bu miktardan fazla abonenin devir edildiğini iddia ve ispat etmediği, devir edilen abonelere ilişkin bedellerin bono ve havale yoluyla ödendiği, bu nedenle teminat olarak verilen iki adet bononun bedelsiz kaldığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi karı ve gerekçesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Alınması gereken 1.555,01 TL istinaf nispi karar harcından, başvuru sırasında peşin alınan 388,75 TL'nin mahsubu ile bakiye 1.166,26 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.09.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi