Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Müştekinin beyanında, sanığı önceden tanıdığını, görüşme yapması için sanığa daha önce de telefonunu verdiğini, sanığın olay günü de arkadaşıyla görüşmek için telefonunu istemesi üzerine verdiğini, telefonu alan sanığın müştekiye kendi telefonunu bırakıp, aldığı telefonu daha sonra getireceğini söyleyerek ayrıldığını belirtmesi karşısında eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğuna yönelik tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. 5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Sanığın çalıştığı oto yıkamacının yanında bulunan iş yerinde garson olarak çalışan müştekiden cep telefonunu görüşme yapıp iade edeceği bahanesi ile aldığı ve tekrar geri vermediğinin iddia edildiği olayda; sanık ve müşteki beyanları ile dosya kapsamından sanığın atılı güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik gösterilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 05.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.