14. Hukuk Dairesi 2020/665 E. , 2020/6304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.06.2005 ve 25.03.2019 günlerinde verilen dilekçeler ile önalım hakkına dayanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 15.11.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Dava dışı ... tarafından 20.12.2004 tarihinde yapılan resmi senet ile ... ve ..."a 280/1896"şar hisse devredilmiş olup, ... sahip olduğu 280/1896 hisseyi 23.02.2005 tarihinde davalı ..."a devretmiştir. Dava devam ederken 07.06.2012 tarihinde ... hissesinin tamamını ..."a satmış, 05.06.2013 tarihinde ise ... üzerine kayıtlı 70/237 hissenin tamamını 100.000,00 TL bedel ile ..."e devretmiştir. Davacı vekili HMK md.125 uyarınca davayı ..."e yönlendirmek istediğini beyan etmiş ve ... davaya dahil edilmiştir.
Davalı ... ve ... vekili davacının tapu devirlerinden haberdar olduğunu, bilerek satışa göz yumduğunu, muvazaa iddiasının doğru olmadığını, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili ise; davalının iyiniyetli olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hüküm, Dairemizin 26.01.2017 tarih ve 2015/7494 Esas, 2017/594 Karar sayılı ilamı ile davacının, davasını taşınmazda payı satın alan son malik ..."e yönelttiğini, HMK" nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanıp tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğunu, davalı ..." in ise taşınmazı tapudan, tapu siciline güvenerek iyi niyetle satın aldığını, davanın reddini savunduğunu, bu durumda davacının, dava konusu 25515 ada 1 parsel sayılı taşınmazın son paydaşı ..."in kötüniyetli olduğunu ispat etmesi gerektiği ancak mahkemece bu hususta hiçbir araştırma yapılmaksızın karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuş, bozma kararına karşı davalı ... vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dairemizin 07.05.2018 tarih ve 2017/3662 Esas, 2018/3516 Karar ilamı ile karar düzeltme talebinin kabulüne Dairemizin 26.1.2017 tarih ve 2015/7494 Esas – 2017/594 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak dava konusu taşınmazın 24.10.2017 tarihinde ..." a satılması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere davacı tarafa süre verilmesi, ardından sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilerek mahkeme hükmünün değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl dava yönünden;
6100 sayılı HMK 331. maddesinin 1. fıkrasında "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı önalım hakkını ancak dava yoluyla kullanabileceğinden dava açmakta haklıdır. Ancak yargılama aşamasında 07.06.2012 tarihinde davalı ... hissesinin tamamını davalı ..."a satmış, 05.06.2013 tarihinde de davalı ... üzerine kayıtlı 70/237 hissenin tamamını 100.000,00 TL bedel ile dahili davalı ..."e satmış, 24.10.2017 tarihinde ise dahili davalı ... üzerine kayıtlı 70/237 hissenin tamamını 320.000,00 TL bedel ile dava dışı ...’a devretmiştir. Dava devam ederken davalıların dava konusu payı üçüncü kişiye devretmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından mahkemece, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesi, yine hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanacak vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine yönelik hüküm kurulması gerekirken, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davalı ... ve ... lehine vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiş; kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2- Birleştirilen Dava Yönünden;
Bilindiği üzere bir kişinin davada taraf sıfatı kazanabilmesi için öncelikle yöntemince dava açması gerekmektedir. Davada taraf olmayan kişi hakkında hüküm kurulması da mümkün değildir.(HMK.297.mad.)
Davada karar, taraflara yönelik olarak verilir. Taraf olmayan kişi ya da kişiler hakkında hak veya mükellefiyetler doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Somut olaya gelince; davacı vekili, 23.11.2018 tarihli celsede HMK 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanması için verilen süreye rağmen payı satın alan ...’a karşı ayrı bir dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte ... aleyhine usulünce açılmış bir dava bulunmamasına rağmen taraf olmayan ...’in karar ve ilam harcından sorumlu tutulması doğru değil ise de; bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılan nedenlerle asıl dava yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 7. bendinin hüküm sonucundan tamamen çıkartılarak yerine ‘’Alınması gereken 22.296,38-TL harçtan davacının peşin yatırdığı 5.574,10.-TL harcın mahsubu ile 16.722,28.-TL harcın davalı ..."dan alınarak hazineye irad kaydedilmesine” cümlesinin eklenmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava konusunun devri başlığını taşıyan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 125. maddesi gereğince; davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir; İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Dava konusu taşınmazdaki paydaşlardan ..., payını sattıktan sonra davacı satın alanlara yönelttiği önalım davası ile payın tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiş, mahkemece dava hakkında bir karar verilmeden önceki tarihlerde davalılar paylarını tapuda devir etmişlerdir. 05.06.2013 tarihinde diğer davalıdan pay satın alan davalı ...’in de payını ...’a satmış olması nedeniyle mahkemece HMK 125. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanması için davacı vekiline 23.11.2018 tarihli duruşmada mehil verilmiş, davacı vekili seçimlik hakkını son kayıt maliki olan ...’a ayrı bir dava açarak tapu iptal ve tescil yönünde kullanmıştır.
HMK 125. maddesi gereği payı devralana karşı seçimlik hakkın ayrı bir dava açılmak suretiyle kullanılması gerekmemekte ise de buna engel bir yasa hükmü de yoktur. Nitekim mahkemece ... aleyhine açılan dava, bu dava birleştirilmiş, davacının önalım hakkı kabul edilerek payın iptaline karar verilmiştir. O halde HMK 125-(1), a son cümle gereği yargılama giderlerinden tüm davalıların sorumlu tutulmaması ve ... ile ... lehine avukatlık ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiğinden sayın çoğunluğun düzelterek onama kararına iştirak edememekteyim.