4. Ceza Dairesi 2018/2337 E. , 2018/15696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevliye hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet, direnme
Bozma kararı üzerine; Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 10. maddesindeki, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararlarının, kararına direnilen daireye gönderileceğine, dairenin, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceleyerek yerinde görürse kararını düzelteceğine; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndereceğine ilişkin düzenleme karşısında, Dairemizin bozma kararına Yerel Mahkemece verilen direnme kararı üzerine Dairemize gönderilen dosya yeniden okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Dairemizin, 15/01/2014 tarih ve 2013/12127 esas, 2014/561 karar sayılı bozma ilamı üzerine yerel mahkeme tarafından "....sanığın bu süreçte İcra Memuru ve İcra Müdürlüğü tarafından görevlendirilen uzman olarak kamu görevlerini yerine getiren müştekileri suçlayıcı şekilde yazdığı, 17/02/2011 tarihli dilekçesini Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü"ne verdiği, sanığın dilekçesinde müştekileri kendisine karşı eşi ile birlik olup "şebeke ve çete kurmakla, eşinin kurduğu şebeke ve çetenin elemanı olmakla" suçladığı belirlenmiştir. "Çete" kelimesinin mecazi anlamı sözlüklerde "kötü bir amaçla bir araya gelmiş bir kaç kişilik topluluk" olarak tanımlanmaktadır. Yine "şebeke" kelimesinin mecazı anlamı "birbiriyle bağlantılı, ve gizli çalışan, yasal olmayan işler çeviren kimseler topluluğu" olarak tanımlanmıştır. (Ali Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük, 5. Baskı, İstanbul 2004, s. 418 ve1608.) Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi; çete kurmak, şebeke oluşturmak veya bunlara üye olmak şeklindeki sözler, muhatabı olan kişinin, kötülük yapan, gizli ve yasa dışı işler çeviren bir kişi olduğunu söylemek anlamındadır. Üstelik sanık bu sözleri yönelttiği müştekilerin, icra takibinin karşı tarafı durumundaki kişinin çetesinde, şebekesinde bulunduğunu yani onun elamanı durumunda olduklarını ifade etmiştir. Kamu görevlisi olan müştekilerin, icra dosyasının karşı tarafı ile menfaat ilişkisi içinde işbirliği yaptıklarını söylemek, onların üstlendikleri kamu görevini, usulsüz bir biçimde yaptıklarını, menfaat temin ettiklerini söylemekle eş anlamlıdır. Açıklanan bu duruma göre, sanığın sarf ettiği sözler eleştiri sınırını aştığı gibi, kaba söz niteliğini de aşmıştır. Sanığın tüm süreç içindeki eylemleri ve sözleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, muhatabı olduğu icra takiplerini sonuçsuz bırakmak için kamu görevlilerine hakaret niteliğinde sözler sarf ettiği, sözlerin, olayın bütünlüğü içinde değerlendirilmesi halinde anlamlarının daha doğru tespit edileceği kabul edilmiş, sanığın sözleri hakaret olarak nitelendirilmiştir. Sanığın suçu işleyiş biçimi, suç öncesi ve sonrası davranışları, yargılama süresi boyunca suçtan dolayı bir pişmanlık göstermediği gibi başta kendisi ile görüşen sosyal hizmet uzmanı olmak üzere çevresine karşı iddialarını tekrarladığı, sanığın eski eşi ve çocuğuyla olan ilişkisinin geldiği boyuta göre cezanın caydırıcı etkisini göstermesi bakımından sanık hakkında hapis cezasının tayinin gerekli olduğu kanaatine varılmış ve bozma ilamına karşı mahkememizin ilk hükmünde direnilmesine karar vermek gerekmiştir" şeklindeki gerekçeyle direnme kararı verilmişse de;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, velayeti kendisinde bulunan müşterek çocukları ile şahsi münasebet kurmak için icra takibi yürüten boşandığı eşi tarafından kendisine çekilen cep telefon mesajlarının etkisiyle icra dosyasına sunduğu 21/02/2011 tarihli dilekçede, çocuk teslimi işlemleri sırasında görev yapan icra katibi ve pedagogları kast ederek “4. İcra memuru ... ile iki samimi arkadaşı Gaziantepli ... ve .... adlı iki pedagogu ayartıp husumetle ve kasten şebeke, çete grubu oluşturup benim 10 yaşındaki kızım aleyhine görevlerini kötüye kullanıp, maddi hırsları nedeniyle kötülük yapan bu şebeke grubu elemanlarıyla mahkemeliğiz” şeklindeki ifadelerin katılanların onur, şeref ve saygınlıklarını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve talebinin doğruluğunu açıklamak amacı ile söylendiği ve bu nedenle de Dairemizin bozma ilamında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı,
Anlaşılmakla yerel mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 10 ve CMK 307/3. maddesi gereğince direnme konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.